2016/02/12

Başmeleğin Öpücüğü Kitap Yorumum



Başmeleğin Öpücüğü - Nalini Singh
Puanım 5/4
Lonca Avcısı serisinin bu ikinci kitabında, okurun güzelliğin ve kana susamışlığın hüküm sürdüğü ve meleklerin her şeyin hâkimi olduğu bu dünyadaki yolculuğu devam ediyor.
Vampir avcısı Elena Deveraux, bir yıllık komadan uyandığında değişmişti. Artık, kanatları gece yarısı ve şafak renklerinde olan bir melekti. Ama Elena'nın vücudu hâlâ kırılgandı ve uçabilmek için iyileşmesi gerekiyordu. Son derece çekici bir şekilde tehlikeli sevgilisi Başmelek Raphael ise geçmişten bugüne hep "benim" dediklerine karşı korumacı ve kontrolcü olmuştu. Ne var ki, Elena söz konusu olduğunda otoritesi hiçbir işe yaramıyordu…

Birbirlerini henüz anlamaya başlamışlarken Raphael, bir diğer başmelek olan Lijuan'dan bir balo davetiyesi almıştı. Bu daveti reddetmenin ölümcül sonuçları olabilirdi; bu yüzden Raphael, balonun olacağı ve onları korkunç bir kâbusun beklediği Pekin'e gitmeden önce Elena'nın uçmasını sağlamalıydı. Çünkü kadim ve merhametsiz Lijuan, ölülerin gücünü taşıyordu ve özellikle Elena için korkunç planları vardı…

"Her şeyiyle muhteşem!!!" -New York Times çoksatan yazarı Gena Showalter

"Meleklerin gizemli dünyası, Nalini Singh'in gün geçtikçe kendini geliştiren yeteneğiyle bir araya geliyor… Serinin ikinci kitabı için raflarınızda yer açsanız iyi edersiniz!"     
- Romantic Times (Top Pick)-


"Başmeleğin Öpücüğü, Nalini Singh'in ne kadar eşsiz bir yetenek olduğunu gösteriyor…"      
- Book Binge-

"Baş döndürücü, eşsiz, şaşırtıcı, büyüleyici ve muhteşem." 
- Errant Dreams Reviews-

"Nalini Singh, Başmeleğin Öpücüğü'nde gerçekten kendini aştı! Lonca Avcısı serisi sizi asla hayal kırıklığına uğratmayacak."      
- Romance Junkies-

İlk kitabını kurguda ki boşluklar ve sürekli kendini tekrarı yüzünden beğenmemiştim. Ancak yeni yaratılan bir melek olmak Elena'ya yaradı mı nedir? İkinci kitabına bayıldım.

Ölümle yaşam arasında ki çizgide melek olması ile biten hikaye, ikinci kitabında kaldığı yerin bir yıl sonrasından yani Elena'nın uyanıp kendi toplamasından itibaren başlıyor. Meleklerin barınağında güç toplamaya çalışırken aynı zamanda melek tarihini öğrenip, antremanlarla yeni kanatlarına uyum sağlamaya çalışan Elena, Raphael'in sahipleniciliği ve kendi şüpheleri ile de başa çıkmaya çalışıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de tüm meleklerin ve vampirlerin hatta onun ortadan kaybolmasından sonra olanları merak eden insanların da tüm dikkatleri üzerinde.. Bir sürü yeni düşman edinen ve güçlü başmelek Raphael'in en zayıf noktası olması nedeni ile tam bir hedef haline gelen Elena hayatta kalmaya çalışırken iç gevezelikleri ile bu sefer çok saçmalayacak zaman bulamadı.

İkinci kitapta yine ilki gibi Elena ve Raphael tarafından anlatıldığı için neredeyse hiç boşluk yok. En yaşlı başmelek olan Lijuan yeni oyuncakları olan dirilttiği ölülerle bir ordu topluyor. Bunların dünyaya salınmasının ve başka hiç bir başmeleğin ona karşı koyacak güçte olmaması meleklerin birlikte adım atmak zorunda kalmaları anlamına geliyor.

İlk kitapta öldürülen deli başmelek Uram'dan kalan onlar meclisinde ki boşluğu doldurmak isteyen meleklerden biri vahşi cinayetleri ve işkenceleri ile ortalıkta dolaşırken... Evet yazarken bile şu an yoruldum. En güzeli okuyun kendiniz karar verin..

Kurguda ki meleklerin bizim düşüncemizin aksi yaratılışta olmaları hala beni hoşnutsuz etse de çocuk meleklere bayıldım. Kesinlikle bir kan banyosu şeklinde geçen seri neredeyse vahşet açısından Anita Blake serisine yaklaşacak. Ancak neredeyse dedim ki onun verdiği keyfin çok azını verse de bu kitabı beğendim. 

Elena'nın aile ilişkilerini daha da açığa çıkarmasını ve Raphael'inde geçmişinin bir kısmının ortaya çıkmasını sevdim. Ancak merak ettiğim bir karakter var ki Jason.. Geçmişini ve neler yaşadığını merak ettim. Umarım yazar bu konuda üçüncü kitapta bir şeyler yazar.. En sevdiğim melek ise tabii ki hala Bluebell.. 

Üçüncüyü sabırsızlıkla bekliyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;