2017/04/18

Tandem - Anna Jarzab Kitap Yorumu


tandem kitap ile ilgili görsel sonucu
Tandem - Anna Jarzab
Puanım 5/4

Her şey tekrar eder.Sen. En iyi dostun. Tanıdığın herkes. 
Birçok dünya. Birçok hayat. Sonsuz olasılıklar.

Çoklu Dünyalara Hoş Geldiniz

ON ALTI YAŞINDAKİ Sasha Lawson'ın tek bildiği hayat, küçük ve sıradandır. Çocukluğunda, büyükbabasının anlattığı, tıpkı onun gibi görünen kızların farklı hayatlar yaşadığı paralel dünya hikâyelerine bayılmıştır. Ancak böyle dünyaların gerçek olduğuna asla inanmamıştır. Tabii, kendini o dünyalardan birinde bulana kadar… Bu paralel evrende bir savaşı önlemek için, benzerinin, yani evlendirilmeden önce ortadan kaybolan bir prensesin hayatını yaşamalıdır. Sasha herkesi kandırmayı başarırsa evine dönecek, başarısız olursa bu kızın hayatında sonsuza kadar kapana kısılacaktır. Zaman hızla tükenirken, kendini iki dünya, iki hayat ve aşkı için mücadele eden iki genç adam arasında bulur; biri onun sırrını bilmekte, diğeriyse onun başka biri olduğunu sanmaktadır.

Çoklu Dünyalar serisinin ilk kitabı Tandem, kimsenin ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı paralel evrenlerde geçen, sürükleyici ve destansı bir hikâye.

-"Paralel evrenler, seksi kötü ikizler ve nefes kesici maceralarla dolu, büyüleyici bir dünya. Eğlenceli olduğu kadar bağımlılık yapıcı!"- 
-MARIE LU, New York Times çok satanı Efsane üçlemesinin yazarı-

-"Zekice ve heyecan verici… Her sayfası bir keyif. Sasha'nın romantik ve macera dolu hikâyesine bayıldım. Devamını sabırsızlıkla bekliyorum!"- 
-ALLY CONDIE, New York Times çoksatan yazarı-

-"Jarzab, paralel dünya konseptinde başarılı ve keyifle okunan bir öykü kaleme almış."-
-Kirkus Reviews-

-"Jarzab okurlarından cazip ve güven verici bir sözle ayrılıyor: 'Son değil; sadece başlangıç."-
-Booklist-


Hikayeyi ve yazarın anlatım gücünü çok sevdim. Olayların akışı ve sıralaması o kadar güzel oturmuş ki.. Yazar gereksiz gizemlerle okuyucunun kafasını yormuyor. Seri olduğu için devamının daha da etkileyici olacağını düşünüyorum. 

Tanıtımında da belirttiği gibi çoklu dünya ve paralel evrenler üzerine kurgulanmış bir hikaye ancak yine o malum 16 yaş dönemine sıkışmış. 17 miydi yoksa.. Bu da sürekli farklı dekorlarla aynı hikayeyi okuyormuş hissi uyandırıyor. Halbuki böyle güzel yakalanan konular daha farklı hikayelerle süslenebilir. Hikayenin iyi yanı ise bana göre birden fazla paralel evrenin var olması.. Gerçi hikayede diğerlerinin varlığının dışında bir şey yoktu. Tarihte ki önemli anlar farklı olsaydı olabilecek yaşam tarzlarını düşünmeye itiyor okuyucuyu..

Konusuna gelirsek, Sasha anne babasını kaybettikten sonra fizik profesörü olan büyükbabası tarafından yetiştiriliyor. Mezuniyet balosuna 1 hafta kala ilk okuldan beri tanıdığı yakışıklıdan davet alınca nefesi kesiliyor. Hayatının en güzel gecesinde ise kendisini paralel bir evrene kaçırılmış olarak buluyor. 

Aynı evrendeki ikizi prenses Juliana kaybolunca, kendi evrenlerinin güvenliği için hiç bir fedakarlıktan kaçınmayan askeri bir birlikte 6 gün için anlaşma yapıyor. Ancak bu 6 gün sonunda sözlerini tutmayacaklarına karşı içinde oluşan hissi göz ardı edecek kadar aptal bir karakter değil. 

Diğer evrende mevcut olan politik ilişkileri kavradıkça geri dönüş ümidine sıkı sıkı tutunmaya çalışan Sasha sayesinde göz önünde bulunan güçlü insanların aslında nasılda birer piyon olduklarını ve distopya - bilimkurgu türünde de olsa mutlak güç unsurunun ne kadar değişken olabileceğini görüyoruz.

Bir parantezde, sevilesi ve nefret edilesi Thomas'a açmak istiyorum. Bir insanın sevdiği ve nefret etmesi gereken kişinin aynı olması çok garip.. Her şeye rağmen en sevdiğim karakterlerden biri olmayı başardı. Juli'nin nişanlısı prensin yumuşak karakterinin arkasında sürekli bir bit yeniği aradım ancak bulamadığım için mutluyum. Her politik kitapta olan devrimciler tabii ki yine vardı ancak ilk defa bir devrimci örgüt bana çok itici geldi. Olayları onların açısından okumadığım için sanırım. 

Son noktayı da meşru prenses Juliana ile yapalım. Bir insan bu kadar mı salak ve bencil olur. Istedikleri tabii ki her insanın doğuştan hakkı olan şeyler (özgürlük, annesi gibi) ancak koca bir halkın sorumluluğu senin omuzlarında.. Bu tarz kitapları okudukça kendi mütevazi yaşamıma şükretmiyor değilim. Sonuçta hangimiz bir prensesin her gün her saat başı kıyafet değiştirmek zorunda olduğunu düşünür ki??









2017/04/03

Tutsak Çalı Kuşu Kitap Yorumu


tutsak çalı kuşu ile ilgili görsel sonucu
Tutsak Çalı Kuşu - Danielle L. Jensen
Puanım 5/5

Bir cadının laneti, trolleri beş yüzyıl boyunca dağın altındaki şehirlerine hapsetmiştir. 

Cécile de Troyes kaçırılıp dağın altındaki şehre götürüldüğünde, trollerin laneti bozmak için ona güvendiğini anlar. 

Cécile'in aklında ise tek bir şey vardır: Oradan kaçmak. Ancak troller zeki, hızlı ve insanüstü güçlere sahip yaratıklardır. 

Cécile, doğru fırsatı sabırla beklemek zorundadır. Cécile, trollerle zaman geçirdikçe, içinde bulundukları zor durumu anlamaya başlar ve gittikçe büyüyen bir ayaklanmadan haberdar olur. Belki de Cécile, isyanın başarılı olması için trollerin tam da ihtiyaç duydukları kişidir.

Bir çeşit fantastik devrim hikayesi. Kitabın ilk sayfalarında ne okuyorum ben bu nedir diye bir içine giremedim ancak çok kısa bir sürede hikaye akıp gitmeye başladı. Kitabın genelinde kelime hataları vardı. Bazı kelimeler yanlış yazılmış bazıları yutulmuş olmasına rağmen hikayeyi hiç sinir olmadan bitirdim. Sonra sonra diye akıp gitti. Hikaye bu kadar sağlam olmasa uğraşamazdım sanırım. 

Cecile, çiftlikte babası, kardeşleri ve büyükannesi ile yaşıyor annesi ise çok ünlü bir şarkıcı.. Babası şehirden köye dönmeye karar verdiğinde onunla gitmiyor ve arada uğrayıp çocuklarını kontrol ediyor. Cecile kızıl saçları ve harika sesi ile ona en çok benzeyeni.. Annesi sesini test edince 17 yaşında kızını yanına alacağını ve dünyaca ünlü sanatçılardan ders alacağını söylüyor. 

17 'inci yaşının olduğu gün ise kaçırılıyor ve korku hikayelerinde fırlamış olan Trollere satılıyor. Trollerin yer altında sıkışık kalmasına neden olan laneti kıracağı rivayet edilen Cecile, aynı gece kendisini trol prensi ile evli buluyor. Kabuslarda anlatılanın aksine çok yakışıklı olan ancak huysuz ve acımasız olan bu prensle yaşamak başına gelebilecek olan en kötü şey.. Ya da en iyisi?? 

Trolian Şehrinde, hem nefret edilen hem sevilen, hem güçsüz hem de çok güçlü olan 'Prenses Cecile' sık sık yaptığı seçimlerle ve cesareti ile kendisini kanıtlasa da aslında kendisinin bile farkında olmadığı güçleri sayesinde hayatta kalmayı başarıyor. Aynı zamanda özgürlük için savaşanın sadece kendisi olmaması ve elde ettiği müttefikleri ile hayatı hiç beklemediği bir şekilde değişiyor.

Kitabın devamını büyük bir merakla bekliyorum. Umarım yayın evi bu sefer yazım hakkında dikkatli davranır. Insan kullanılan kitap kapaklarını çok sevmememe rağmen buna bayıldım. Sanırım yüzünün olmaması avantaj olmuş. 







Paramparça - Jennifer L. Armentrout - Wicked Saga Series #2


paramparça lanetli serisi ile ilgili görsel sonucu
Lanetli - Jennifer L. Armentrout 
Puanım 5/4
Kararsızsan paramparçasın! 

İnsanlardan beslenen korkunç Faelere karşı dünyayı korumak yeterince zor değilmiş gibi, Ivy şimdi bir de Fae Prensi'yle mücadele etmek zorunda. 

Faelere dünyanın kapılarını açacak ve insanlığın sonunu getirecek kişi, bir Buçukluk. Ve o Buçukluk, Ivy'nin ta kendisi. 

Düzen'le birlikte mücadeleye devam mı etmeli, yoksa Düzen'den sakınmalı mı?

Prens'le nasıl savaşmalı? Aşkını nasıl korumalı? Şimdi dünyanın kaderi Ivy'nin ellerinde. Hemen harekete geçmezse. Hem yüreği hem de dünyası paramparça olacak.

Genelde seri kitapların ikincileri ilkinden daha zayıf olur. Ancak bu hikaye gayet sağlam devam ediyor. Yazarın zekice diyalogları ve güncel göndermeleri ile en karamsar anları bile eğlenceli hale çevirebilen tarzı ile yine akıp giden ve aksiyonu bir hikaye olmuş. 

Bu yazarın kitaplarını hiç düşünmeden aldıran da bu akışına olan güven oluyor bende ancak bazı bölümleri hala kendini tekrar gibi geliyor. Sanki her okuduğum kitap farklı isimlerle aynı insanların maceraları hissi veriyor. Bu hikayede bu daha az olsa da kendini yine hissettirdi. Yazarın tarzını bilen bir okuyucu olarak genelde tüm tahminlerim tutuyor. Ancak bu yinede okumamı engellemiyor.

İlk kitabın sonunda Ivy, iyi ve kötü herkesin aradığı Buçukluk olduğunu öğrenmişti ve kapıların açılması ile karşı karşıya kaldığı prensin hışmından aslında bu sayede kurtulmuştu. Prensin çocuğunu dünyaya getirip, periler ile insanların dünyasını ayıran sınırı ortadan kaldıran silaha dönüştürülmesi gerekiyor. Ancak Ivy, varlığından beri bunun olmaması için savaşıyor. 

Dost ve düşmanın kesin bir şekilde birbirinden ayrıldığı yeni düzende hiç kimseyi hafife almaması gerektiğini öğreniyor. Hiç beklemediği müttefiklerle yoluna devam etmek zorunda kalan Ivy'nin güvenmeyi yeniden öğrenmesi gerekiyor.

Sonuçta ikinci kitabı da sevdim hatta yazarın en sevdiğim serisi olma yolunda ilerliyor. 4 puan vermemin iki nedeni var. Birincisi; kapağı hala alakasız ve resimde ki karakterle bana çok itici geliyor :) .. İkincisi ve önemlisi ise kitabın yarısından sonra yaklaşık 70 sayfalık bir bölüm yavaş ilerledi.





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;