2016/12/27

Kül Gibi Kar Kitap Yorumu


kül gibi kar sara ile ilgili görsel sonucu

Kül Gibi Kar - Sara Raasch
Puanım 5/4

Kalbi Kırık Bir Genç Kız.
Korkusuz Bir Savaşçı.
Geleceğin Kahramanı.

Meira hiç tanımadığı bir dünyayı kurtarabilecek mi?

"Kül Gibi Kar, baş döndürücü bir fantastik dünyadaki unutulmaz karakterleri anlatan, sayfaları hızla çevirmeme sebep olan, nefes kesici bir hikâye. Daha fazlasını istiyorum!"
-Morgan Rhodes-

"Yeni bir dünya, büyük bir macera ve ilk aşkın harmanlandığı benzersiz bir fantastik kahramanlık öyküsü."
-Booklist-


Kitabı okumadan önce hakkında hiç bir fikrim yoktu ve kurgusuna bayıldım. Yazarın ilk romanı olmasına rağmen hayal gücü ve kurgusu hemen hikayenin içine çekti. Ancak dili biraz ağır kalmıştı. Olayların durağan geçişi ile aksiyona bağlanma süreci çok uzundu. Diyalogdan çok monolog şeklinde yazılmış olması da okuma hızımı düşürdü. Ancak ilk kitap olması bu hataları görmezden gelmeme neden oldu.

Kurguda ki dünyayı yöneten 8 Krallık var. 4 Mevsim ve 4 Ritim Krallığı.. Mevsim Krallıklarından Kış, ilkbaharın saldırısı sonucu yeniliyor ve 25 kişi haricinde her Kışlı esir düşüyor. Tabii Kraliçeleri de ölüyor. Özgür 25 kişi ise Krallığın ne iyisi askerleri ve 2 bebekten oluşuyor. Biri sağ kalması şart olan Prens Mather, diğeri de yetim kız Meira..

Meira ve Mather 16 yaşına geldiğinde askeri eğitim ile büyütülmüş ve krallıklarını geri almaya kararlı 8 kişilik bir orduya sahipler. Her krallığın büyüyü kullanmalarını sağlayan bir eşyası var. Kışın madalyonu Kraliçesi ölürken kırılmış ve alıkonuluyor. Bundan sonrası müttefik krallık arayışı ve halklarını özgür bırakma üzerine yazılmış. Tabii ki de aşkta var. Meira sonunda halkı için düşündüğünden daha değerli bir konumda olduğunu fark ediyor. 

Ana kurguyu ve fantastik dünyayı çok sevdim. Mather ile Theron (Müttefik Prens) arasında favorim Theron oldu. Mather'i sevmediğim anlamına gelmiyor ancak bence onun karakteri ve naifliği hikayeyi zenginleştirmiş. Yazar ilk başlarda ritim krallıklarında sihir olmadığını söylemişti ancak varmış. Bu da çeviri hatası mı yoksa yazar kendi kendini mi unuttu anlamadım.

Fantastik distopya sevenlerin beğenerek okuyacağı bir seri ancak bizlerin alıştığı akıcılıktan bir tık uzak olmuş.. ikinci kitabı 'Ice Like Fire' Buz Gibi Ateş'i umarım çabuk çevirirler..








2016/12/16

Sadakat - K.A.Tucker - Kitap Yorumum //Causal Enchantment Series #2


sadakat k.a tucker ile ilgili görsel sonucu

Sadakat - K.A.Tucker
Puanım 5/4

Sofie'nin kışlık sığınağında daha ne kadar kalacağı belli olmayan Evangeline kendi durumuyla barışmaya çalışıyordu: laneti hâlâ sürüyordu. Şimdi ise iki bin yaşındaki bir vampir peşine düşmüştü ve aşık olduğu çocuk onu öldürmeye çalışıyordu. Ayrıca herkesin ölüsünü dirisine tercih ettiği Max ve Forerolarla kilitli kalmıştı. İşler pek de iyiye gitmiyordu…

Bu esnada Manhattan'da işler daha da karışıktı; New York şehri vampir sığınağı duvarları dışında, gözcüler ve cadılar yavaş yavaş bir savaşa doğru sürüklenirken, Sofie kana susamış ve mahsur kalmış kırk kadar Ratheus vampirini sakinleştirmeye ve umutsuz haldeki Viggo'nun Evangeline'in arkadaşını öldürmesine engel olmaya çalışıyordu. Tüm bu karmaşa arasında Evangeline ve Caden için umut var mıydı? Sofie düşman güçleri kontrol altında tutabilecek miydi? Dünyanın kaderi önceden belirlenmiş miydi? 


Yazara ve seriye düşkünlüğümü bilmeyeniniz yoktur. Yine rahat okuduğum ve sevdiğim bir kitap oldu ancak fantastik öğeler arttıkça benim kurguya olan beğenim azalıyor sanırım. Tamam fantastik kitaplar için meydan geliş ama yapılamayan bir şeylerde olmalı bir yerde. Yoksa yaşamanın ne anlamı olur ki?

Bu kitapta Evie başlarda bayağı sıkıntılı bir karakter çizdi. Aslında sona kadar çizmiş olabilir. Yeni eklenen karakter Lilli'yi ben çok sevdim, devam kitaplarında daha çok rol oynayacağına inanıyorum. Yalnız devam kitaplarında son gelişmelerin ışığında Evie'nin kendine gelmesini umuyorum. Caden'i ilk kitapta çok sevmiştim ancak bu kitapta biraz sıradanlaştı. Dünyanın sonunu getirecek olan savaşı önlemek için uğraşıp duruyorlar ancak herşeyin pamuk ipliğine bağlı olduğu olaylar akışında bu hiç kolay değil.

Viggo'nun serin kanlı psikopatlığı başlarına daha büyük işler açamaz diyecekken son dakika golü attı. Eh tabii sonunda Veronique'in teşrif etmesi de olayların akışını etkileyecektir. 

Sofia'ya sevgim giderek artsa da kimseyi Nathan'ın önüne koyabileceğine inanmıyorum. Takdir perileri ile yaptığı pazarlıktan Nathan çıkmazsa ağır saçmalanmış diyeceğim. Neyse sırada ki kitapta görmeyi iple çekiyorum.









Ada Yanıyor Kitap Yorumum


ada yanıyor yorumu ile ilgili görsel sonucu
Ada Yanıyor  - Lynne Matson
Puanım 5/3

"Koşun, diye düşündü Ada. Ateşinizi yakın. Direnin! Ada, insanların yanışını izlemekten zevk duyacaktı. Yanmak en beter acıları getiriyordu. Ada hatırlayınca içi bir tuhaf oldu, ardından o hatırasındaki acıyla kükredi, nefretle köpürdü, gözünü kan bürüdü ve asla dinmeyecek bir intikam hırsıyla tutuştu. Ama bu gece başlangıç olacaktı."

"Gerilim dolu, güçlü bir çıkış romanı. Ada'nın sinematografik anlatımı ve tehlikelerle dolu doğası, Lost dizisi hayranlarına yepyeni bir bölüm gibi gelecek." 
-Publishers Weekly-

"Nil Adası'na geri dönmek için sabırsızlanan okurlar için sürükleyici, gerilim dolu bir hikâye." 
-Kirkus Review-

Kaybetmek seçenek değildi fakat kazanmak Skye'ın her şeyine mal olabilirdi... Skye'ın ve Rives'ın adayı yok etmek için göstermiş olduğu çabaya rağmen Nil Adası hâlâ varlığını sürdürüyordu. Ve Skye'ın peşini bırakmaya niyeti yok gibiydi. Gün geçtikçe kötüleşen, inkâr edemediği bir karanlıkla mücadele eden Skye giderek dağılmanın eşiğine doğru sürükleniyordu. Adanın gücü giderek artıyor ve Skye da karşı koymak için savaşıyordu. Kısa süre içinde Skye, Nil Adası'ndan gerçekten kurtulabilmek için adanın acımasız döngüsünü kırması gerektiğini keşfetti; ve bunu yalnız başına yapmazdı.

Ada tüm gücünü serbest bıraktığında Skye hayal bir edemeyeceği kadar acımasız, imkânsız bir seçim yapmak zorunda kalacaktı. Ada saati ilerledikçe sadece acı dolu tek bir gerçek ortaya çıkmıştı: Yalnızca bir taraf kazanabilirdi.

Kimler Nil Adası'na geri dönecek ve kimler hayatta kalmayı başaracaktı?


Serinin son kitabı ilk iki kitabın verdiği tadı ne yazık ki vermedi. Zora ki uzatılmış ta finalinde tüm karanlığı göstermek zorundaymış gibi hissettim. Serinin diğer kitaplarında mevcut olan enerji bunda yoktu. Skye'ın boğuştuğu karanlık ve bezginlik ise okurken resmen beni tüketti.

Son kitapta Skye, adadan kurtulmasına rağmen onu kafasından atamıyor. Uykularında sürekli karanlıkla boğuşuyor. Uykusuzluğun verdiği yılgınlıkla çok zeki bir şekilde ölüm ikizlerine gitmeye karar veriyorlar. Orada ise tek Ada'nın çağrısını tek duyanın onlar olmadığı ortaya çıkıyor ve bir şekilde kendilerini Ada'da buluyorlar. Ada'yı üçüncü ziyaretlerinde Ada'nın tüm gücünü, yorgunluğunu ve güçsüzlüğü fark ediyorlar.

Artık bu savaş son bulmak zorunda! Dünyanın geleceği için Ada'nın kazanmasına izin veremezler.. Evet bu düşünceler arasında, umutsuz görünen ve kırılan karakterleri okumak çok hoşuma gitmedi. Durup durup aynı Adaya dönmeleri ise üçüncüye baydı. Her gelen çaylakla Ada kurallarını hatırlamak vs gereksiz olmuş. Final sahnesini ise çok sevdim. Artık sonunda bitiyor Yuppi'den mi yoksa gerçekten sağlam olduğundan mı bilemem. Okuyunca kendiniz karar verirsiniz.

Ancak söylemeden edemeyeceğim ki Ada'nın su kısmında açılan kapılarda olmalı tezi bu sefer kanıtlandı. Keşke finali ona bağlasaymış yazar böylece aynı kuralları okumamış olurduk. 










2016/12/10

Yüzleşme - Calia Read / Fairfox#2 Kitap Yorumum


yüzleşme calia read ile ilgili görsel sonucu

Yüzleşme - Calia Read
Puanım 5/4
Kördüğüm'ün yazarından sürükleyici ve gerilim dolu yeni bir kitap!

Nefesini tut ve ona kadar say. Az sonra sona erecek, sonra tekrar başlayacak… Bu sözleri kendi kendime ne kadar tekrar edersem edeyim, gözlerimi açtığımda kendimi yine akıl hastanesinin duvarları arasında kapana kısılmış buluyorum. Adımın Victoria olduğunu söylüyorlar. Yirmi yedi yaşında olduğumu ve altı aydan fazla bir süredir bu akıl hastanesinde olduğumu söylüyorlar. Kocamın öldüğünü söylüyorlar. Ama kocam her gün beni ziyaret ediyor. Onlar istediklerini söylesinler, geçmişin düğümlerini çözüp gerçeği ortaya çıkarmanın zamanı geldi.


"Tahmin edilemez, elden bırakılması zor ve tek kelimeyle harika." 
-Katy Evans, New York Times çoksatan yazarı-

"Calia Read'in, kitaplarında yaşadığımı hissettirmek gibi bir yeteneği var. Yüzleşme, beni anında kendine çeken ve bitirdiğimde beni Fairfax'in derinliklerinde bırakan akılda kalıcı bir hikâye. Kitapların üzerimde böylesine bir etki bırakmasına bayılıyorum."  -Willow Aster, -


Serinin ilk kitabı Kördüğüm, tek kelime ile bayıldığım bir hikaye olmuştu. Yüzleşme 'ye başlarken aynı karakterleri beklemiştim ancak aynı akıl hastanesinde bulunan bir başka kadının hayatını anlatıyor. Her ne kadar ilk başta hayal kırıklığı yaratsa da bu hikayeye de çok çabuk adapte oldum. Yazarın kalemi akıcı ancak bu hikayede bazı taşlar yerine oturamadı kafamda..

Victoria, ilk kitapta geçen bebekli kadın 'annecik'. Akıl almaz bir hikayesi var. Öyle ki sonu gerçekten benim için ters köşe oldu. Gerilim ve Gizem kısmı daha ağırlıklıydı. Ben yaşadıklarının hepsinin beyninin oyunu olduğunu düşünmüştüm okurken.. Yazarda hikayeyi anlatırken bu konuda hiç ipucu vermiyor.

Ama kitap bittiğinde bile kafamda kalan sorular oldu ki yazarsam spoiler'ın dibine vurmuş olurum. Bazı yönleri saçma değilde fazla abartı gibi olmuş. Yinede bu alanda okuduğum en iyi kitaplardan.. İlkinin etkisi o kadar büyüktü ki belkide beklentim çok yüksekti. Seri 3 kitap olarak tasarlanmış. Sanırım üçüncüsü de bir başka Fairfox kurbanını içerecek. Sırada ki karakterin ele avuca sığmaz Reagan olmasını çok isterim. 

Karakterlere gelirsek, Victoria hastalığına rağmen gayet güçlü ve Farifox'ta kendinden ne kadar emin olunabilirse o kadar emin bir karakter.. Sinclair'in sadakati ve sevgisi ise içimi ısıttı. Ancak en üzüldüğüm karakter Wes oldu. Keşke hakkında daha fazla bilgi olsaydı. Asıl kurban o çünkü..

Ben okurken, Victoria'nın beyninden geçen her şeyi gayet realist bir şekilde hastalığına yordum. Parçalı olarak geçmişe döndüğü zamanlarda pasif kaldığı bölümlere çok kızdım. Birde insanların bu kadar kör olduğu hikayeler beni sinirlendiriyor. İnsan nasıl terslik olduğunu hissetmez. Genel olarak gördüklerimizin altını deşme içgüdümüz yok mu acaba? 

Alıntılar;

Anılarım gidip gelebilirdi ama sesini ve tavrını unutmak imkânsızdı.

Alice'in tek bir ses tonu: aşağılayıcı, ve üç farklı yüz ifadesi vardı: kızgın, tiksinmiş ve küçümseyici. Hastaların çoğuna düşmanca davranırdı ama beni aşağılamak için özel bir çaba harcadığına yemin edebilirdim.

Bu anları çok seviyordum. Minicik bedeninin benimkine yaslandığı anları. Ufacık kalbinin atışını hissedebiliyordum. Bu, beni her zaman sakinleştiriyordu

Delilik böyle başlar. Arkanızdan sinsice yaklaşır ve omzunuza dokunur. Korku içinde dönmenize neden olur. Ve sonra tehlikeden uzak olduğunuzu düşündüğünüz anda saldırır. Sizi sımsıkı yakalayıp gitgide daha dibe çeker.

Bundan sonra ne olacağı belirsizdi. Ama çok iyi biliyordum ki o an dipteydim ve tek arzum yüzeye çıkmaktı.















2016/12/03

Evernight Akademisi / Yaşamın Ötesi Kitap Yorumum


evernight yaşamın ötes ile ilgili görsel sonucu

Evernight Akademisi / Yaşamın Ötesi 
Claudia Gray
Puanım 5/4

Kader, Lucas ve Bianca'yı ayırmak için pusuda…
Bianca ve Lucas birlikte her şeye dayanabileceklerini düşünmüştür. Ancak kader Bianca'yı bir hortlağa, Lucas'ıysa tüm hayatı boyunca avladığı yaratıklardan birine, yani bir vampire dönüştürünce sarsılırlar.

Lucas'ın sığınabileceği tek yer vardır… Evernight Akademisi.
Ama Siyah Haç vampir avcıları hâlâ peşlerindedir ve Evernight'ta yaşanması kaçınılmaz vampir ile hortlak savaşı yaklaşmaktadır. 

Bianca ve Lucas'ın etrafı tehlikeyle sarılmıştır, üstelik bunlardan bazıları eski dost ve müttefiklerinden gelir. Yollarına çıkan her engeli aşmayı başaran Bianca ve Lucas yaşamın ötesinden gelen zorlukları da aşabilecek mi?

"Vampir hikâyelerine tutkun genç okurlar karakterlerin çatışmalarından ve aşkla dolu sahnelerden çok keyif alacaklar."   
-Children's Literature-

Fantastik vampir kitaplarının sayısı çok fazla, bu yüzden yazarlar farklı olmazları oldurma yarışına girmiş durumda ancak hala pek çok okurun kalbinde taht sahibi olan Alacakaranlık serisi geneli düşünürsek çok sade ve basit bir kurguya dayanıyor. Bu kurgularda ki uç saçmalıklar artık beni yoruyor. Sağlam karakterler ve güzel bir hikaye yerine halk arasında ki korku efsaneleri herhangi insanların başına geliyormuş izlenimi veriyor bana..

Bu seride ki hortlak olayınında bu uç nokta arayışından ortaya çıktığını düşünüyorum. Ve nedense beni çok tatmin etmedi okurken. Konusuna gelecek olursak, Lucas düşman olarak gördüğü ve mahvetmeye çalıştığı Evenight'a sığınmak zorunda kalıyor. Akademinin yöneticisi Bayan Bethany ise umduğunun tersine davranıyor. Bianca içinse dünyada ki en tehlikeli yer olan okulda gerçeklerin ortaya çıkması için umulmadık bir ittifak kuruluyor.

Tehlike bu kadar yakınken ailelerine olan özlemleri de had safhaya çıkıyor. Her ikisi de ailelerinin nefret ettiği yaratıklara dönüşmüş durumda.. Bayan Bethany ise hayata dönmenin bir yolunu bulmuş durumda ve bunun için Bianca'ya ihtiyacı var. Lucas herşeyden çok istediği yaşam için Bianca'yı terk edecek midir?

Serinin Diğer Kitapları;












Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;