2017/01/29

Sedat Kitap Yorumum

sedat işılca ile ilgili görsel sonucu
Sedat - Işılca
Puanım 5/3

Duygu, Ali'm, Köle ve Bekir'in yazarı
Işıl'ca
Bir Türk Masalı - Sedat
Aşk...
Ya var olacak hayatında ya da yok.
Ortasında durmayacak…

İlkbahar Duygu'yu anımsatır...
Sonbahar Bekir'i...
Kış gibidir Ali'm sert ve bıçkın...
Yaz beklenir güneş gibi Sedat gibi...

Bir taş daha koy yüreğinin kıyısına Sedat.

Masumiyetine inen her darbeyi bir zırh gibi geçir üzerine. Görmesinler canının yandığını, duymasınlar acıdan kahrolup yitip gittiğini. Geçilmez bir duvar inşa et acılarını harç edip, kimse kıramasın kalbinin çeperini, kimse göremesin içerde saklananı. Geçit vermez bir dağ gibi dur ayakta, amansız bir tufan ol, yangın ol kaderin önünde. Olur da bir gün sızarsa biri o zırhın içine: yağmur ol, güneş ol, yüreğine nefes ol. Aşk ol Sedat.
Bırak dokunsun yaralarına, acılarına merhem olacak canana can ol.

İyiyim ... İyiyiz ... Biz hep iyi oluruz…


Nadir bir yerli yazar okuyucusu olarak Işıl'ı ayrı tutarım. Kitapları özgün olmasa da akıcı dili ile rahatça okumamın yanı sıra hikayeden rahatsızda olsam (bknz Köle) elimden bırakmadan okurum. Bir Türk Masalı Serisi ise her ne kadar konusu çok farklı olmasa da ana karakterleri ile çok severek okuduğum bir seri oldu. Sedat kitabı için çok bekletti yazar hatta arada başka bir kitap çıkarması hayranlarının tepkisine yol açtı. Sanırım bende bu hayal kırıklığından dolayı Kan ve Aşk kitabını henüz okumadım ama  Sedat çıkınca mümkün olduğunca listemde üst sıraya koydum.

Bunları neden mi anlatıyorum? Hayal kırıklığımın nedeni anlaşılsın diye! Bu kitap için uzun bir bekleme süresi olunca beklenti çok yükseldi ancak bayılarak okuduğum Bekir ve Ali'm in aksine bu kitapta ki Sedat'ı sevemedim. Sayfalarca okuduğumuz Sado'dan eser yok desem yeridir. Öncelikle çok uzun bir Sado'nun hayatına giriş kısmı var ki bu aslında bir yandan avantajdı yazar için. Kurgu daha enteresan olabilirdi ancak fazla havada ve hayali kalmış. Özellikle de içinde bulunduğumuz coğrafyada her evden en az bir kişinin fiili olarak yaptığı bir hizmetin bu şekilde anlatılması içime sinmedi. Asker, devlet, millet vekili hepsinin bir kabadayının sözünde olması rahatsız ediciydi. 

Bu gücü elinde bulunduran kabadayı Sedat'ın ise maymuna dönmüş, cıvık bir aşık olması tamamen afallattı beni. Normalde en fazla 1 hafta sürer bir kitabı okumam (aslında haftada iki). Bu ise 2 haftadır elimde sürünüyor. Olayları biliyor olmamın merakımı azaltması desem Bekir ve Alim içinde geçerliydi bu.

Duygu'nun kayıp olduğu dönemler çok üstünkörü geçilmiş, aynı cümleler tekrarlanmış, sayfalarca neredeyse tek an anlatılmış. Gerçi yazar uzun betimlemeleri severek kullanıyor ama bu sefer abartı geldi. 

Sonuçta Sedat'ı çok sevemedim. Okurken sevdiğim kısımları mutlaka oldu tamamen ofsayt değildi ama bu serinin finaline yakıştıramadım. 

sedat işılca ile ilgili görsel sonucu


Bir Türk Masalı Serisi
1) Duygu
2) Ali'm
3) Bekir


2017/01/23

Kimyager Kitap Yorumu


kimyager stephenie ile ilgili görsel sonucu

Kimyager - Stephenie Meyer 
Puanım 5/3,5

“Meyer, tansiyonu hiç düşürmeden ve bilgi akışını kontrol altında tutarak okurun merakını ustalıkla, kitap boyunca en yüksek seviyeye çıkarmayı başarıyor… İnsanlar sadece Meyer’in kitaplarını okumak istemiyor; kitabın içine girip orada yaşamak istiyorlar.”  —Lev Grossman, Time

“Meyer ışık saçan bir berraklıkla yazıyor, okurların ve paylaştıkları düşün arasına asla girmiyor… O gerçek bir cevher.”
—Orson Scott Card, Ender Serisi yazarı

“Meyer, gösterişli üslup geleneklerinden ziyade ilişkilerle ilgileniyor…
Verdiği olumlu hayat dersi insanı yatıştırıyor.”
—Jeff Giles, Entertainment Weekly

“Stephenie Meyer romanlarını okumuyor, ilginç ve gerçekçi karakterleriyle birlikte adeta yaşıyorsunuz. Meyer okuyucuyu karakterlerin hayatına öyle bir sokuyor ki, onlar için duyduğunuz merak ve endişe bir noktada çaresizlik seviyesine ulaşıyor.”
—Ridley Pearson, White Bone yazarı

Kitabı sevdim mi yoksa sevmedim mi kararsız kalmıştım ancak hakkında yazılan yorumları okuyunca aslında sevmiş olduğuma karar verdim. O kadar yerden yere vurulmuş ki okumadan önce bakmış olsam okuyamazdım sanırım. Öncelikle bana göre yerden yere vurulacak kadar kötü bir kitap değildi. Zaten Stephenie uğraşsa da o kadar kötü yazamaz bence..

Daha önce ki kitaplarını okumuş ve kalemine hayran olmuş olan ben bu kitabı hiç duymadan rafta görüp direk aldım. Bu konuda da yayın evine biraz sitem edeceğim. Hiç mi gık denmez bir reklam yapılmaz. Her neyse ben arka kapak konu falan bakmadan başladım kitaba ve ilk başları inanılmaz yavaş geçti. Hem bir işkenceci olan Alex'in hayatının aksiyonlu gibi görünmesine rağmen gayet sıradan olması hemde anlattıklarının benim ilgi alanıma hiç girmemesi okuma hızımı da şevkimi de kırdı. 

Hayatına sorumluluk dediği kişilerin eklenmesi ile kitap okunur kıvama geldi. Duygusuz bilim insanı, devletin güvenlik teşkilatından kaçan ve zekası ile hayatta kalmayı başarmış olan ana karakter Alex'i sevdim. İşkenceci olması beni rahatsız etmedi çünkü kendimle özleştirdiğim bir karakter değildi. Önce kurbanı sonra ortağı olan Daniel ve Kevin'a ise bayıldım. Kitap yazarın diğer kitapları gibi fazla ayrıntıyla doluydu ki bu zaman zaman boğdu. Ayrıntılardan bazen akamadı ki aksiyon ağırlıklı olması gereken sahnelerde bile bunu yaşadım. 

Hikayelerde fazla eklenen bilimsel tabirler beni tamamen itiyor. Aşina olmadığım zehir isimlerini falan aklımda tutmuyorum her seferinde yeniden hatırlamam gerekmesi sıkıcı geliyor. Kitabın yazarı farklı olsa beğenim daha fazla olabilirdi çünkü özellikle Göçebe kitabından sonra yazarda beklentim çok çok yüksekti. 









2017/01/09

Sabah Yıldızı Kızıl İsyan 3 Kitap Yorumu


Sabah Yıldızı Kitap Yorumu ile ilgili görsel sonucu

Sabah Yıldızı - Pierce Brown
5/4,5
Her şey kaybedildiğinde onur ölümü emreder ama yaşayanlar için hâlâ umut var.
Altınlar tüm evrene hükmedebilsin diye zincire vurulmuş tüm renkler için.
Yalnız değilim. Kurban değilim.
Ben Azrail'im.
Acı çekmeyi bilirim.
Karanlığı bilirim.
Hikâye böyle bitmeyecek.

Darrow huzur içinde yaşayabilecekken düşmanları ona savaş getirmiştir. Altın yöneticiler karısını asmış, halkını köleleştirmiştir. Darrow ise karşı koymaya kararlıdır ve Altınların arasına sızmak için her şeyini riske atmıştır. Toplum'un en güçlü savaşçılarını yenip rütbesini yükseltmiştir. Ancak hiyerarşiyi içeriden çökertecek devrime adım adım yaklaşırken aniden sırtından vurulmuştur.

Tüm hayatının birikmiş öfkesine ihanetin acısı eklenmişken karanlığa kapılmamaya çalışan, bu süreçte Altın dostlarına sadakati ve özgürlük arzusu arasında hırpalanan Darrow, Güneş Sistemi'nin kaderi omuzlarındayken her zamankinden daha savunmasızdır. Onun gerçek kimliğini bilen eski müttefikleri, sadakatlerini koruyacak mıdır? Altınlara karşı ayaklanması başarıya ulaşabilecek midir? Darrow başlattığı iç savaşı mutlak zafere taşımaya çabalarken Altın tiranlara karşı direnen milyonlarca insanın hayatını değiştirecek seçimler yapacaktır.

"Mükemmel… Yıldızlararası iç savaşı çok tatmin edici bir sona ulaştırırken coşkulu nutukları, parçalanan ailelerin hikâyelerini ve çarpıcı çatışma sahnelerini okura ön sıradan izletiyor."   -Publishers Weekly-

"Yıldız Savaşları'nda Jedi'ın Dönüşü neyse, Kızıl İsyan üçlemesinde de Sabah Yıldızı o…"   -Tor.com-


Kitap için beklentim çok büyüktü. Ancak uzun süre geçince bu kadar orijinal isimleri olan bir hikaye bende çorba oldu. Kim kimdi ? Ne yapmıştı ? Orası da neresi diye diye bitirdim kitabı. Zaten kendisi benim uzayda geçen ilk serim olması dolayısı ile tamamı ile uzak olduğum bir dünyada olması cabası.. Önceki kitapları bilenlerin bileceği üzere pek yıldız savaşları görmemiştik ancak bu kitap tamamen yıldız savaşları üzerine kurgulanmış. Kötü olmuş diyemem ama yadırgama sebebimi açıklamak istedim.

Yine en sevdiğim karakter Sevro oldu. 'Korkunç Lanet' bir çocuktu, 'Korkunç Lanet Cehennem Çukuru' gibi bir adam olmuş. Ana hatları ile kurgunun gidişatına bayıldım. Özellikle de sonu muhteşemdi, öyle ki kitabı bir daha okumak istesem son 100 sayfa ile sınırlar ve büyük haz alırım. İhanetin ve sadakatin nereden geleceğinin belli olmadığı ilişkiler ağında her şeye rağmen sevginin kazanması umut verdi. 

Dünyayı ziyaret ettikleri bölümleri çok sevdim, keşke kutuplarla sınırlı kalmasıydı. Medeniyetin ve teknolojinin ilerlemesi ile tek saygı nesnesinin güç olması ve vahşileşen insanlığın geldiği noktalar çokta ütopik değildi. Sonunda isyanın uzun süreli olamayacağının anlaşılması ve karakterlerin huzuru arzulaması ise hiç beklemediğim ancak çok insani bulduğum ilavelerdi. 

Darrow'dan bazı bölümlerde nefret ettim, bazen kızdım, bazende takdir ettim. Olgunlaşması ve yaşadıklarından ders alması, karakterini geliştirmesi muazzamdı. En acı olanı da her savaşta fedakarlık yapılması ve kayıpları göze almak gerekliliğini anlatmasıydı. Her şeye rağmen dostlarına duydukları sevgiye bayıldım. Yazar çok net ifade etmiş.

morning star pierce brown ile ilgili görsel sonucu


Kızıl İsyan Serisi
1) Kızıl Yükseliş 
2) Altın Oğul
3) Şafak Yıldızı



2017/01/04

Yalnız Cadı Kitap Yorumum


yalnız cadı kitap yorumu ile ilgili görsel sonucu

Yalnız Cadı - Ruth Warburton
Puanım 5/4

Kalbin paramparça olduğunda nereye sığınırsın?

Anna için bu sorunun tek bir cevabı var. O da geçmişine gidip annesi, gerçek kimliği ve yeteneği hakkındaki bilinmeyenleri ortaya çıkarmak. Ancak yaşanmışlıkları kurcalamaya başladıkça annesinin, tahmin ettiğinden çok daha karanlık bir kaçış nedeni olduğunu görmeye başlıyor. 

Diğer taraftan cadı klanları hız kesmeyen bir savaşın içine Anna'yı da çekmek istiyorlar. Anna ise hayatının aşkı Seth tarafından terk edilmenin ve en yakın dostu Abe'in ona karşı hissettiği duyguların karmaşası içinde. Er ya da geç, dostları ile düşman cadı klanları arasında bir seçim yapmak zorunda kalacak. Ve tabii aşk ile büyü arasında da!

"Ruth Warburton, yine kaleminin gücünü konuşturmuş. Modern cadıların büyülü dünyasına kapılmamak imkânsız."
-Goodreads-

"Beklenmeyen, çarpıcı bir son! Ruth Warburton okurlarını son kitapta da mest ediyor."
-Amazon-

"Büyüyle bezenmiş bir romantizm, cesur kahramanlar, gizemli bir kasaba ve hayal gücünü zorlayan bir hikâye."
-The Bookseller-


Bu serinin en sevdiğim özelliği yazarın her kitapta kendini geliştirmesi.. İlk kitapta Anna sanki sıradan aşık bir kızdı da süs olsun diye cadı olmuş gibi bir hava vardı. Son kitapta ise cadıların ön planda olmasını çok sevdim. Hala tam olmamış diyebileceğim bir kaç nokta olsa da genel anlamda beğendim. 

Anna karakteri aslında genel anlamda kitap karakterleri ne hikmetse güçlerinin bir türlü farkında olamıyorlar. Gelmiş geçmiş en özel ve güçlü cadı olması beklenen kızın kurtulmak için sürekli diğer cadılara sığınması biraz can sıkmaya başladı. Neyse ki seri bitti de bu konuda daha fazla sinirlenemeyeceğim. 

Anna bu sefer annesinin peşinden Rusya'ya gidiyor ve kendi ile birlikte tüm takımını büyük bir tuzağa çekiyor. Bu arada kitabın adına bakarak hep Anna'nın yalnız kalmasını bekledim ama nafile.. Annesi ile ilgili daha fazla bilgi olabilirdi sonunda. Bu sefer ailelerinden uzakta macera yaşamaları, bol aksiyonu ve diğer kitaplara oranla fantastik unsuru daha bol bir kitap olduğu için sevdim. 

Kitabın en sevdiğim karakteri Abe oldu. Hırçın yapısıyla en dobra karakter diyebilirim. Yeni cadı Marcus ise nasıl bu kadar değişebildi anlamadım. Kesinlikle ters köşeydi. 

Sonunda ise benim hayalim her ne kadar farklı olsa da enteresan bir son olmuş.


Seri Sıralaması;
2) Aşık Cadı
3) Yalnız Cadı


Parçalanmış - J. L. Drake / Kırılmış Serisi 2 Kitap Yorumum


parçalanmış J L Drake kitap ile ilgili görsel sonucu
Parçalanmış - J. L. Drake / Kırılmış Serisi 2 
Puanım 5/4

Ben Savannah Miller. Özel Kuvvetler'den Cole Logan'a deliler gibi âşığım. Onu kaybetmemek adına kendimi tehlikeye attım. Bunu yaparken kendimi hiç sorgulamadım ama sorgulamam gereken başka şeyler olduğunu fark ettim. Ailem, arkadaşlarım, inandıklarım… 
Cinayetler gördüm, işkenceler gördüm, kaybetmeyi öğrendim ve kazanmak için bedel ödemem gerektiğini…

Evet, ben Savannah Miller. Seçimlerimden ben sorumluyum ve her zaman inandığım şeyler için cesur olmayı hayat bana bir kere daha gösterdi. Aşkın nelerin üstesinden geleceğini öğrendim, aşkın her dibe vuruşta beni nasıl ayakta tuttuğunu öğrendim. Hayatımdaki tüm kirli ilişkileri şimdi bir bir çöpe atma zamanı dediğimde hâlâ kendimi bulma çabasındayım.


"Seni seviyorum, Cole, canımı en çok acıtan da bu." 
-Savannah Miller-


         Kırılmış olmaktan daha kötü şey ne olabilir? Parçalanmış.

İlk kitabının yorumumu okumuş olanların bileceği gibi çok sevdiğim bir seri.. Öyle ki ikinci kitap için çok meraklandım ve büyük bir heyecanla aldım. Kitap yine çok akıcı, aksiyonun birbirini kovaladığı bir hikaye ancak bu sefer beni ilki kadar tatmin etmedi. Her ne kadar yine çok sevmiş olsam da hala boşlukların bulunması ve ana karakterlerin davranışları biraz şevkimi kırmış olabilir.

Hikayesine gelirsek Savannah, Cole'un geri dönmesi ile kendini kaybettiği bebeği yüzünden suçluyor ve bu duygu ile boğuşurken kendisini yine bir tuzağa düşürmeyi başarıyor. Başarıyor diyorum çünkü tam anlamı ile kapsamlı bir plan kurarak düşüyor bu tuzağa.. Cole ise Savannah'tan gerçekleri saklaması yetmezmiş gibi bir de resmen kendi elleri ile yardım ediyor. Hal böyle olunca biz okuyuculara sinirlenmekten başka çare kalmıyor.

Sonunda yaşadıkları her normal ilişkide olabilirmiş gibi tavırları ise tam dayaklık.. Tabii tüm bu olaylar okuma seyrimi değiştirmedi, hatta sinirden hemen bitiriverdim ama beklediğim hikaye değildi. En güzel kısmı ise Amerikalının deşifre olmasıydı. Savannah'ın babası ise tüylerimi diken diken etti. Hayatta en sevdiğiniz insanlardan kazık yemek hemde böylesi inanılmaz olmalı..
O kadar ki bir ara manyak Amerikalı bile bana kuzu gibi geldi. 

Son kitabı Mended'da yeni bir kaçırma hikayesi olmaz ve bir nebze huzurlu bir hikaye okuruz diye umut ediyorum. 

İlk kitabı Kırılmış yorumum için tık tık!








Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;