Kasabada Bir Cadı - Ruth Warburton
Puanım 5/3,5
Anna, Winter kasabasındaki yeni evine taşındığında buranın biraz garip, hatta adeta büyülü göründüğünün farkındaydı. Fakat yine de biri gelip, ona kendisinin bir cadı ve gizemli yeni evinde bulduğu eski kitabın da bir büyü kitabı olduğunu söyleseydi, buna kahkahalarla gülerdi. Tabii, o muhteşem aşk büyüsünü denemeden önce.
Okulun en yakışıklı çocuğu Seth Waters, Anna'nın karşısına geçip ona aşkını ilan ederken, doğru mu söylüyordu?
Bu sırada, gittikçe büyü dünyasının çekimine kapılan Anna'nın gizli güçleri, kasabadaki cadılar konseyinin de dikkatini çekiyordu.
Fakat konseyin kuralları, cadı klanları arasında bölünmelere yol açarak, kasabayı büyük bir savaşın eşiğine getirecekti. Peki, Anna hisleri ve geleceği arasındaki bu büyük savaşta, kalbinin sesini dinleyebilecek miydi?
"Büyüleyici bir aşk hikâyesinin yanı sıra, ölümcül güçlerin çarpıştığı heyecan verici bir roman. Ve Anna çok cesur… Serinin bu ilk kitabında romantizm, heyecanlı savaşlar ve büyüyü sevenleri bekleyen çok şey var."
-The Telegraph-
"Büyüyle bezenmiş bir romantizm, cesur kahramanlar, gizemli bir kasaba ve hayal gücünü zorlayan bir hikâye."
-The Bookseller-
"Müthiş bir romantizm."
-The Times-
Martı yayınlarının tanıtımlarında gördüğüm ve çok merak ettiğim bir kitabı okumuş olmanın huzuru içindeyim. Kitabı hem beğendim hem beğenmedim. Öncelikle çok akıcı bir dille yazılmış ve olay kurgusu çok hızlı akıyor. Ama bazen fazla hızlı ve detaylara girmeden mi akıyor hissi uyandırdı bende.. Fantastik kitap tutkumu Tolkein'e borçluyum. Tabii onun gibi bir dehadan okuyup sevdiğim kurguların üzerine her kurguda aynı muhteşem dünyaları arıyorum ve ne yazık ki çoğunlukla hevesim kursağımda kalıyor.
Konusuna gelirsek, Anna annesini hiç tanımıyor o kadar ki babası bu konuda kesinlikle konuşmuyor. Hatta adını bile bilmiyor olabilir zira hiç geçmedi. Mükemmel bir baba kız ilişkileri var. Büyük şehirden küçük bir kasaba olan Winter'a taşınmaları ile başlıyor hikaye.. Evlerine ilk girdiklerinde hah dedim işte gotik bir ev kesin çok büyülü olaylar akacak burada.. Eh bir şeyler olsa da çokta etkileyici değildi. Yeni okulunda tanıştığı arkadaşları yatıya geldiğinde buldukları bir büyü kitabını okuyorlar ve klasik liseli kızların yapacağı gibi bir aşk büyüsü yapıyorlar.
Spoiler verdiğimi düşünenler için bu kısım zaten hemen başlarda gerçekleşiyor. Tabii ki kızlarda işe yaramıyor ancak Anna'nın büyüsü tutuyor ve işler içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Yaptığını düzeltmek isterken kendini cadılar meclisinde buluyor. Bir de kötü cadılar meclisi var ki en sonunda da onları karşısına alıyor ve felaketler birbirini kovalıyor. Karaterleri genel olarak sevdim. Özellikle Seth'i.. Her ne kadar kötü çocuk izlenimi verilmeye çalışılsa da alakası yok...
Öncelikle kitabın konusu ilgimi çekmekle birlikte detaylar hakkında sıkıntılar vardı. Büyü dünyası çok gelişi güzel, üstünkörü geçilmiş ki zaten biz fantastik okuyucuları bu dünyayı merak ederiz. Klasik romantizm okumak istesek o tarzda kitaplara yöneliriz ki ben zaten okuyorum. Ama serinin devamına bir şans vermeyi düşünüyorüm. Aşık Cadı sırada ki kitabım olacak. Umarım onda olaylar biraz detaylanır...
Kitabın kapağını sevdim ki orijinali ile birebir aynı neredeyse.. Zaten hikayeyi merak etme nedenim kapağının güzelliğiydi. Her ne kadar yüz kullanılan kapakları genelde sevmesem de bunu beğendim. Winter Trilogy serisi 3 kitaptan oluşuyor.
Alıntılar
Seth Waters kesinlikle bugüne dek gördüğüm en yakışıklı çocuktu. Koyu kıvırcık saçları ve koyu renk gözlerinin yanı sıra yanık tenliydi; ama tüm bunların dışında ondan gözlerimi almama engel olan tarifsiz bir şey vardı.
Sıra bendeydi ama yapmak istemiyordum. Gerçekten, gerçekten bunu yapmak istemiyordum. Bu yanık kitapla, okunmayan tuhaf yazılarla ilgili uğursuz bir şeyler vardı.
Ama birinin ruhunu büyüyle değiştiremezsin, Anna. Bir insanı âşık edemezsin, gerçek aşk olamaz, böyle olamaz. Bana inanmanı nasıl sağlayabilirim? Tanrı aşkına! Seni sevmek istemiyorum, bunu göremiyor musun? Senden nefret etmek istiyorum. Ama yapamıyorum.
“Çocuk kendi başına nefes alabiliyor. Sanırım kurtulacak. Ama kız başaramayacak gibi geliyor.” Sislerin arasından duyduklarım bunlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder