2016/06/16

Bir Küçük Yalan Kitap Yorumum



Bir Küçük Yalan - K.A.Tucker
Puanım 5/5
Cleary kardeşler arasında olgunluğu ve güçlü kişiliği sayesinde ailesinin trajik ölümünün ve ablası Kacey'nin kendi kendine zarar verdiği dönemin üstesinden gelmeyi başaran ve daha dengeli olan kız kardeş, her zaman Livie oldu. Ama bu dış görünüşün ardında, babasının ona söylediği son sözlere tutunmuş küçük bir kız çocuğu vardı. 

Babası ona, "Seninle gurur duyayım," demişti. Küçük kız da böyle olacağına söz vermişti. Ve geçen 17 yıl boyunca her seçiminde, her sözünde ve her davranışında, elinden gelenin en iyisini yaptı. Livie, sağlam bir plan ile Princeton Üniversitesine adım attığında amacına ulaşmakta kararlıydı: Derslerinde çok başarılı olacak, tıp fakültesine yönelecek ve bir gün evleneceği iyi ve saygın bir adamla tanışacaktı. 

Planının bir parçası olmayanlar ise Jell-O fondipleri, hayır diyemediği cana yakın ve parti delisi oda arkadaşı, tabii bir de erkek kürek takımının muhteşem kaptanı Ashton'dı. Kesinlikle Ashton'dı. O, Livie'nin olmayan sinirlerini zıplatan kibirli bir pislik ve Livie'nin bir erkekte istemeyeceği her şeydi. Daha da kötüsü Ashton, Livie'nin ölçütlerine tam da uyan kişinin -yani Connor'ın en iyi arkadaşı ve evini paylaştığı kişiydi. Peki, o zaman Livie neden Ashton'ı düşleyip duruyordu? 

Livie kendini, artık üstesinden gelemeyeceğini düşündüğü vasat notlar ve kariyer düşleri ile Ashton'a karşı hissetmemesi gereken duygular içinde buluverdiğinde babasına verdiği sözden ve bildiği tek kimlikten vazgeçmek zorunda kalacak mıydı?


                            Sen benim, ömürlük kızımsın..

Cleary kardeşlere bayılıyorum. On Küçük Nefes kitabını ne kadar çok sevdiğimi yazmıştım. Serinin ikinci kitabının da üstüne resmen atladım. Yazarın dilini ve kurgu dünyasını çok seviyorum. İlk kitapta anne babasının kazalarının ardından hem bedenen hemde zihnen enkaz olan Keacy'nin dokunaklı hikayesi, aşkı ve affetmeyi öğrenmesini işlemişti yazar. 

Bu kitapta ise onun mükemmel, başarılı, utangaç kardeşi Livie'nin kendi sorunlarının üstesinden gelmesi ve aşkı bulmasını işlemiş. Ancak bu sefer o kadar dramatik değil. Kimi kandırıyorum ki? Livie'nin hikayesini ilk kitaptan biliyoruz ama bir de Ashton var ki hayatı tam anlamıyla mükemmel görünen bir b.kluk yuvası..  Zeki, özverili, ukala, flörtöz Ashton.. Kitabın başlarında sevdim mi yoksa yumruk atmak mı istedim kararsızdım. Ancak Ashton her kızın kalbini 2 saniye de çalabilir. İnanmıyorsanız, okuyup kendiniz görün ;)

Livie, ailesinin kaybının ardından, ablasının geri gelmesine çok mutluydu. Yeni kahramanı ablasını ona hediye eden psikiyatrist Dr Stayner. Onunsa psikolojik problemleri yoktu. Son derece başarılı ve istikrarlı bir hayatı var, mükemmel olmayan hiç bir davranışa tahammülü yok. Stayner onu ilk aradığında sorun etmemişti. İkinciyi de ta ki kendini her hafta düzenli telefon terapilerinde bulana kadar.

Doktorun ve ablasının işbirliği ile aldığı haftalık ödevleri (göle kuğu dalışı yapmak, kolejin ilk günü sarhoş olmak ya da tavuk kovalamak) neden aksatmadan yaptığını bilmiyor ancak kendi içinde değişimler hissediyor. Sonrası kolej ve aşk.. Bu iki kız ailelerini kaybetmiş olabilir ancak kendileri gibi yaralı bir ekipten oluşan aileleri mükemmel! İlk kitapta ki karakterlerin hayatlarından kesitler güzeldi. 

En etkilendiğim bölüm ise Eric ile Derek, kanser hastası 5 yaşında ki iki çocuk. Allahım sonunda onlardan haber alamayacağım sanmıştım ama yazar atlamamış. Çoğu kolej karakterlerinden oluşan hikayenin dili ve olay örgüsü çok eğlenceli.

Kitapta takıldığım tek konu tabii ki çeviri.. Oh, My God! Ne zamandan beri Oy!! Aman Tanrım diye çevriliyor. Çevirmenin hangi yöreden geldiğini merak ettim çünkü oy! çok kullanılan bir nida değildir zaten.. Livie'nin çok kullandığı bir kelime olması nedeniyle her Oy diye başladığında içimden 5'e kadar saydım. Sonra da acaba diğer cümlelerde neler olmuş diye takıldım. Kitabın orjinalini bulup onuda okumak istiyorum. Hatta bu çeviriden kaynaklı serinin kalan iki kitabını da ingilizce okurum.

Serinin kalan kitapları demişken, üçüncü kitaptan bir kısım eklemiş yayınevi sonuna.. Sırada Cain var. Genç yaşta striptiz kulübü sahibi olan karizmatik Cain!
Okuduğum bölüme kadar olan kısımdan sonrasını merak ettim zaten çevirisini bekleyemem. Çeviri hatasından dolayı puan kırmadım çünkü hikayeyi çok sevdim.

Alıntılar 
Bacaklarımı göğsüme çekip ikisine de sarılıyorum ve nedense bu pozisyon, içimdeki ani gerginliği rahatlatıyor. Birçok çocukla bir arada bulundum ve onlardan birçok şey duydum. Hatta ölüm ve cennet hakkında birçok konuşmaya katıldım. Ama sırf merakla ateşlenen o afacan çocuk muhabbetlerinin aksine, Eric’in kelimeleri bütün bedenimi ürpertti. Çünkü gerçek. Önümdeki bu iki oğlan, hiçbir zaman bir kızı öpemeyebilir, hiçbir zaman bir yarış arabası pilotu olamayabilir ya da -dost canlısı olsun olmasın- kurt adamların var olup olmadıklarını öğrenemeyebilir. Hayatın onlara sunduğu her şeyi kaçırabilirler; çünkü acımasız ve zalim bazı nedenler yüzünden, çocukken ölmemek diye bir şey yok.

“benden, bunu sana söylemememi istedi. Sorun olursa atlatmak için saçma sapan bir hikâye uydurmamı söyledi.”  “Ama düşündüm ki bu, senin İçin önemli olabilir.”

“Bir erkeğin senden hoşlandığım nasıl anlarsın? Yani gerçekten hoşlandığını?''
“Genellikle söylediği değil yaptığı şeylerden anlarsın. Ve eğer bunları çok belli etmeden yapıyorsa fena hâlde hoşlanıyordur.”






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;