2016/04/12

Akıl Çıkmazı Kitap Yorumum


Akıl Çıkmazı - Michelle Hodkin
Puanım - 5/4
Mara Dyer kendisine söylenen yalanların ardında daha fazlası olduğuna inanıyordu. Ve haklıydı. Gerçeğin peşinden giderken yolun sonunda ne bulacağını düşünmekten kendini alamıyordu. Ama bundan vazgeçmeliydi. 

İntikam için daha ne kadar ileri gitmesi gerektiğini bilmiyordu. Yakında öğrenecekti. Sadakat ihanete, suçluluk masumiyete dönüşürken Mara Dyer'ın hikâyesinin nefes kesici sonunda kader ile şans çatışıyor… Yüzleşme zamanı geldi. 

"Yazar tutkulu bir aşk hikâyesiyle doğaüstü gizemi harmanlayarak okurları sürprizden sürprize sürüklüyor."     
-Booklist

"Hodkin'in zekice kurgulanmış romanı okurun zihnini zorlayarak son sayfasına kadar onu esir alıyor, kaosa ve meraka sürükleyip büyülüyor."
-Voya-

"Hodkin'in ustaca kullandığı belirsizlik teması hikâyedeki gerilimi artırıyor; buna yalnızca psikolojik olasılıklar değil, anlatımdaki muğlaklıklar da dahil. Bu bir gerçek delilik hikâyesi mi, doğaüstü bir öykü mü yoksa bir gizem mi? Okuyucular kitabın gerilim dolu sonuna kadar beklemek zorunda kalacaklar."
-Kirkus Reviews-


"Eski usul romantik sahnelerin günümüz gençliğini etkileyemeyeceğini sananlar çok yanılıyor. Kitapta hikâyesi anlatılan çocuk, okurları çok ağlatacak. Karakterler son derece gerçekçi, doğaüstü hikâyesi ise büyüleyici…"
-School Library Journal-


"Ürpertici, sürükleyici, bağımlılık yapan ve şaşırtıcı şekilde romantik bir roman... Mara'nın hikâyesi son derece güzel ve karmaşık... Hodkin gençlik romansını tamamen kendine has bir biçimde yorumlamış."
-Romantic Times-


Sonunda Mara Dyer'in final kitabını bitirmiş bulunmaktayım. Bir seriyi daha bitirmenin huzuruna erdim. Final kitabı beklentilerimin bazı yönlerden üstündeydi, bazı yönlerden ise altında kaldı. Ama kesinlikle bu kötü olduğu anlamına gelmiyor. 

Öncelikle bu seri bence çok başarılı ve kesinlikle özgün bir anlatıma sahip. Arkadaşlarının öldüğü bir kazayı atlatan ve TSSP sonrası halüsinasyon ve duygu bozukluğu yaşayan bir kızdan, bizi aldı götürdü ve bir çeşit genetik farklılık sonucu kendince süper güçlere sahip gençlerin olduğu olaylar dizisinin ortasına attı.

Daha önceki yorumlarımda da söylemiştim, ben bu serinin paranormal olduğunu düşünüyordum. Sonra genetik işin içine girince bilim-kurgu tarzı ortaya çıktı. Ancak kitabın sonunda Mara'nın kendi deyimi ile bu bir aşk hikayesi .. 

Mara, ikinci kitabın bittiği noktadan sonra gözlerini bir tıbbi birimde açıyor ve aldığı ilaçlarla kendini uyuşmuş buluyor. Hafızasında ise pek çok boşluk var. Ve daha da önemlisi duyguları alınmış gibi.. Resmen bir ara seri cinayetler işledi ve bunları yeteneği ile değil elleri ile yaptı. Hiç bir şekilde pişmanlıkta duymadı.. Hoş ben olsam, onları öldürdüğüme bende pişman olmazdım ama bu kadar soğuk kanlı olması..

Noah, benim çok sevdiğim bir karakter ve kitapta ki hayal kırıklığım onun bölümlerinin çok az olmasından kaynaklanıyor. Birde karakter olarak hep pozitif olan Noah'ımız bu kitapta, tamamen kendine zarar vermek isteği ile dolu ve hep böyleymiş. 
''Sen böyle olmasan Noah seni sevmezdi.''

Mara ile Noah'ın yetenekleri birbirlerinin tam tersi ve Mara, Noah ile olduğu her an onun gücünü emiyor. Sonsuza kadar yaşayabilecek olan Noah, bu gidişle güçsüzleşip ölecek. Mara'nın abisi Daniel ise; kesinlikle Mara'nın kahramanı olmayı hakediyor. Bu kardeşlik ilişkisine bayıldım. Ve tabii ki hınzır James, hikayeye inanılmaz renk katmış. Şöyle ki, tam kan gövdeyi götürüyor. Olmayacak bir espri ile hemen bizi dehşetin içinden alıveriyor. 

Hikayede bir final kitabından bekleneceği gibi her şey ortaya döküldü ve olabildiğince mantığa oturdu. Yazarın gizem örgüsünün kurgusu mükemmel! 

Alıntılar Seni seviyorum. Bugün. Bu gece. Yarın. Sonsuza dek. Bin defa dünyaya gelsem, hepsinde sana ait olurdum. Bin tane hayatım olsa, her birinde seni benim yapardım.

Kendine zarar vermeye olan eğilimin, seni farklı yapan genin bu yan etkisi, Mara'yı senin için karşı konulmaz kılıyor. Bu senin hatan değil ama onunla olmayı sen seçmiyorsun.


İnsanlar sizin kim olduğunuzu görüp sizi sevmeyebilir yahut sevip kim olduğunuzu bilmeyebilirdi ama Noah, beni hem görüyor hem de seviyordu.


Noah, sonsuza kadar yaşayabilmek ve başkalarının da yaşamasına yardım edebilmek gibi bir yeteneğe sahip olmasına rağmen ölmek dışında bir şey istememekle lanetlenmişti. Öte yandan sen, Mara, sevdiklerini koruyabilme yeteneği ile taçlandırıldın ama bunu, onlara ve başkalarına zarar vermeden yapamıyorsun. İnsanları öldürebilirsin ama cezalandırman da gerekiyor.''

Sen ateş gibidin, değdiğin her şeyi yakıyorsun. Eğer bunu kontrol edebilir, yönlendirebilirsen ışık olursun ama oluşacak gölgeye de engel olamazsın.

Mara, gölge arketipinin vücut bulmuş hali. Yıkıcı, kendine ve başkalarına zarar veren bir tür. Freud'un ölüm içgüdüsünü temsil ediyor o.

Huzuru değil, tutkuyu bul. Uğruna yaşamak isteyeceğin bir şeyden daha çok ölmek isteyeceğin bir şey bul.


Serinin diğer kitapları;
Eksik Parça
Bıçak Sırtı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;