2016/04/18

Cinder Kitap Yorumum


Cinder - Merissa Meyer
Puanım 5/4,5
Gelecekte bile, hikâye "bir varmış bir yokmuş" dİye başlıyor… İnsanlarla androidlerin yan yana dolaştığı Yeni Pekin'e hoş geldiniz. Her ne kadar birlikte yaşamayı başarsalar da türlerin dostluğu sanıldığı kadar kolay değil. Ölümcül bir veba insan nüfusunu tehdit ediyor. Ay İnsanları, Dünya'yı uzaydan izleyerek doğru zamanı kolluyor. Kimse Dünya'nın kaderinin tek bir kıza bağlı olduğunun farkında bile değil…

Becerikli bir mekanik ustası olan Cinder, herkesten saklasa da aslında bir sayborg. Üvey annesinin hakaretleri yetmezmiş gibi şimdi bir de üvey kardeşinin hastalanmasından sorumlu tutuluyor. Yakışıklı Prens Kai'in hayatına girmesiyle birlikte, Cinder birden kendini gezegenler arası bir anlaşmazlığın ortasında buluveriyor. Sorumluluk ve özgürlük, sadakat ve ihanet arasında kalan Cinder, Dünya'nın geleceğini koruma altına almak için önce kendi geçmişinin sırlarını açığa çıkarmak zorunda... Yeniden kurgulanmış bu masalda Külkedisi ile tekrar tanışmaya ne dersiniz?


Külkedisi gelecekte yaşasaydı ne olurdu? Tam olarak bu kitapta yazanlar olabilirdi. Ya da kendi hayal gücünüze bağlı olarak bambaşka hikayeler yaşayabilirdi. Bir Ay Günlüğü serisini okumamıştım çünkü nedendir bilinmez kafamda bir uyduya kapatılmış bir kızın sadece bilgisayarlar aracılığı ile bir şeyleri önlemeye çalışacağına yönelik kurgular oluşmuştu.

Bunu nereden çıkardığımı gerçekten bilmiyorum ancak alakası yokmuş. Peri masalı ile distopya arası olan kurgusunu çok sevdim. Ancak henüz kitabın başlarında gelişimi ve sonu hakkında kafamda oluşan fikirler aynen gerçekleşince yarım puan kırdım. Bir süredir distopya kitap okumamış olmanın da verdiği açlıkla, kitabı bir çırpıda okudum. 

Yazılarımı okuduysanız fantastik ve distopya kurguların beni büyülediğini bilirsiniz. Bu kitabı da aynı nedenden çok beğendim. Klişeden uzaklaşabilirmiş ancak yalın anlatımı bozmaması da kendi artılarından bence.. O yüzden okuyup kendiniz karar verirsiniz. Hali hazırda okuyanlarınız varsa yorumlarınız bekliyorum.

Konusuna gelecek olursak, Cinder, bir sayborg ve üvey ailesi ile birlikte yaşıyor. Sayborglar, uzuvları kurtarılamayacak kadar kötü hasar olmuş insanların bu uzuvlar yerini makine takılmış olanları.. Bu dünya da insanlar sayborgları dışlıyor ve utanç verici olduklarını düşünüyorlar. Ama kesinlikle imrenilecek bir özellik bence..

Doğu İmparatorluğunun her yıl düzenlenen geleneksel balosuna, ülkenin tüm genç kızları davetli ancak kötü kalpli üvey annenin Cinder'i götürmeye niyeti yoktur. İki üvey kız kardeşi var. Biri onu seviyor diğeri nefret ediyor. Birde karakter çipi arızalı bir androidi var ki bu androidleri de çok sevdim. Ne büyük kolaylık olurdu günlük hayatta olsalar. 

Bu kurguda sevdiğim bir başka yenilikte hava araçları.. Jetgiller gibi bas git süper valla.. Her neyse, Cinder'de baloya gitmektense Avrupa'ya kaçış planları yapmakta.. Balodan bir süre önce Prens Kai'nin bizzat dükkanına gelmesi ve androidini tamir ettirmek istemesi sonucu tanışmış oluyorlar. Kız kardeşinin yakalandığı veba sonucu üvey annesinin onu kobay faresi olarak laboratuvara bağışlaması sonucu, Cinder hem Prens'le olan ilişkisini geliştirir. Hem de yapılan testler sonucu kendi kimliğini öğrenir.

Tüm dünya uluslarının tehlikede olduğunu ve bunu durdurabilecek tek kişinin ise kendisi olduğunu öğrenmesi sonucu Cinder'in hayati kararlar vermesi ve bunları hemen işleme koyması gerekmektedir.

Cinder ve Kai karakterlerine bayıldım. Yazarın kaleminin akıcılığını çok sevdim. Tüm yerli yabancı blogger'ların neden bu kadar çok beğendiğini anladım. Bir aferinde bana sonunda ön yargımı kırıp okuduğum için.. Henüz okumadıysanız ve bu tür kitapları seviyorsanız kesinlikle okumalısınız.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;