2016/01/14

Alera - Prensesin Mirası - Cayla Kluver


Alera - Prensesin Mirası
Puanım 5/4,5
Hytanica Prensesi, on yedi yaşındaki Alera'nın tek bir görevi vardır: Ülkesinin müstakbel kralıyla evlenmek. Ancak babasının seçtiği damat adayı, genç kızı umutsuzluğa sürüklemiştir.
Krallığının en büyük düşmanı olan ülkeden gelen mavi gözlü genç adamın, saray muhafızları tarafından tutuklanması, Alera'yı hem korkutur hem de meraklandırır. Ancak genç kız, gizlice buluşmalarının iki ülkenin de üzerine bir gölge gibi çöken karanlık mirası ortaya çıkaracağından habersizdir.
Saray entrikalarıyla dolu bu büyülü dünyada sadakat sınanacak ve cesaret yeterli olmayacaktır. Alera'nın değer verdiği her şey savaşa sürüklenirken, aşk belki de krallığın sonunu getirecektir...
"Alera'nın duygusallığı ve inatçılığı ilginizi çekecek, o zor seçimler yaparken empati kuracaksınız. Yaklaşan savaşın kara bulutları, gizemli geçmişlere sahip karakterler ve hüzünlü son, bir devam kitabına göz kırpıyor."

Hikaye ana hatlarıyla distopya ve fantastik türünde değerlendirilebilir. İlk kitabı okuyalı çook uzun bir süre oldu. Öncelikle kitap kapağını çok sevdim. Alera'nın Hytanica prensesi olarak yaşamının anlatıldığı bölümler çok iyiydi. Hikayenin karakterlerine bayıldım ve  kalemi de akıcı olunca daha ne olsun..

Alera Cokyri'ler ile Hytanica'lıların arasında gerçekleşen büyük kanlı savaşın sonlarına doğru doğmuş. Tahtın varisi ve tek görevi ülkenin bir sonra ki kralı olacak kişiyi seçip onunla evlenmek. Yani varis olması ülke hakkında söz sahibi olacağı anlamına gelmiyor aslında hemen hemen hiç bir şey hakkında söz sahibi değil. Her ne kadar evleneceği kişiyi kendi seçecek olsa da babası Kral Adrik aslında çoktan belirlemiş. 

Steldor her ne kadar yakışıklı olsa da karakterinde ki kusurlardan dolayı Alera için bir anlamı yok. Tek bildiği onunla evlenmek istemediği ve de evlenmeyeceği.. Her ne kadar kadınlar söz sahibi değilse de Alera inanılmaz inatçı bir kız ki bu onu çok sevmeme neden oldu.

Steldor için bazen üzüldüm bazen ona sinir oldum. Alera'nın koruması Landon kesinlikle aşık olunacak bir karakter bence ona bayıldım.

Bir de Narian var ki casus mu yoksa müttefik mi bilemem ama aşk bunlara çokta aldırmıyor.

Cokyri'lerde ise tam tersi yönetim kadınlarda, haklarında London ve Narian dışında kimse tam olarak bir şey bilmiyor ancak savaşçılarının inanılmaz yetenekleri var. En güçlüsü Uluğ Bey olarak biliniyor ve korkunç büyü güçlerine sahip ve tek amaçları Hytanica'yı ele geçirmek. Ancak savaştan sonra ufak tefek saldırıları olsa da taarruza geçmiş değiller.

Narian ile ata binme sahnelerine bayıldım. Ele geçirilen Cokyri'liyi görmek istemeleri ve onunda insan olmalarına şaşırdıkları bölüme çok güldüm. 

''İlk erkek çocuğu doğduğu günün gecesi kayboldu. Geceye hükmeden solgun sarı ay birden kızıla dönüp gökleri ürkütücü bir kan rengine boyadı. Cokyrı Krallığı'nın amansız saldırıları da aynı gece son buldu.''

''Her gece kan damlatırcasına gökte yükselen ayın rengi normale döndüğü hafta, kayıp çocukların telef olmuş bedenleri şehrin sınırları dışında bulundu.'' 

''Geriye yıllar boyu çözülemeyen bir gizem kaldı. O çılgın süreçte kırk dokuz çocuk buhar olup uçmuştu ortadan. Bulunan ceset sayısı ise kırk sekizdi...''

''Onu seviyor olmamın onun Hytanica Kralı olması için haklı bir sebep olmadığını biliyordum.''





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;