Kimi Seçtiğine Dikkat Et! - Jennifer L.Armentrout
Puanım 5/4
"Karanlık Elementler" macerası, serinin üçüncü kitabı Kimi Seçtiğine Dikkat Et ile soluk soluğa sürüyor!
Her seçimin bir sonucu var. Ama on yedi yaşındaki Layla herkesten daha zorlu seçimlerle, daha ağır sonuçlarla karşı karşıya… Işık mı karanlık mı? Kışkırtıcı iblis Roth mu, koruyucu Muhafız Zayne mi? Hepsinden zoru da hem iblis hem Muhafız olan Layla'nın hangi yanını seçeceği…
Üstelik Layla yeni bir sorunla karşı karşıya: İblislerin en ölümcülü olan Lilinlerden biri kaçtı ve en yakın arkadaşını ele geçirdi.
İki dünyanın, iki yakışıklının arasında bölünmüş olan Layla, eski bir pazarlığın kıskacında bir çözüm bulmaya çalışıyor. Sırlar her yana saçılmış, doğruyla yanlış birbirine karışmışken yapılabilecek tek şey sadece kalbinin sesini dinlemek ve var gücünle savaşmak!
Bu seriyi neden okuduğumu bol bol düşündürdü bana yine bu kitap! Sanırım Roth ve Zayne için.. Hikaye yine inanılmaz akıcı ancak sık sık 'Aaa bu Alacakaranlık'ta da yok muydu' dedim. Yaratıkları kendine özgü olabilir ancak ikili ilişkiler hep aynı senaryo da dönüyor hissi verdi. Bu arada baştan söyleyeyim serinin en sevdiğim kitabı oldu. Bir noktadan sonra aman boşver deyip kendimi kaptırdım. Klişe de olsa bu karakterlerle yine sevdim.
Hikayeye gelecek olursak, Layla yine tüm saflığı ve salaklığı ile karşımızda bu açıdan Bella'yı aratmıyor. Gözünün önündekileri görmemekte direniyor. Annesi olan Lilith ile ilk kez karşılaşıyor ve bir ara Cehennem'i ziyarete gidiyor. Alfa'ların da dahil olduğu çok stresli günleri de Roth'un koynunda geçiriyor. Bu kadar gücün böyle bir zeka! ile harcanması yazık değil mi derken.. Yok ya o kadar da yüklenmemek lazım..
Bu arada hikayelerde kız hep iyi olmak zorunda mı? Mesela Layla karanlığı seçse ne olur? Bence bir kurguda bunun üstüne yapılmalı.. Roth meselesine gelince, tamam özgür irade vs tamam da, Veliaht Prens olan bir iblisin meleklere taş çıkarması adil mi? Bu nasıl bir karakter değişimidir? Yine gözüme batan ama hikayenin akıcılığında rahatsız etmeyen bir mesele de devrik cümleler ve çeviriler oldu ki, bu serinin tüm kitapları için geçerli bu..
Sevdiğim kısmı ise hikayenin akıcılığı ve özellikle erkek karakterleri oldu. Layla'da fena değildi.. Özellikle ne olduğuna dair ortaya çıkan gerçekler, yaradılışın tarihi ve ebeveyn sorunları gibi konuların ortaya çıkmasını sevdim. Bu sefer eklenen Cehennem Efekti, Patronun ya da Ölüm'ün işe karışması, kurguyu çok farklı yönlere çekiyor. Bir de o büyülü hayvan meselesi var. Bambi olmamalıydı diyorum.. Cayman denen iblisinde diline bayıldım. 'Çay fincanım mı?' Seri üç kitaptan oluşmuş ama devamı olsa onları da okurdum.
Karanlık Elementler Serisi yorumum için tık tık!
Alıntılar
Bambi bir Muhafız yemişti.
Ponpon ise bir Alfa.
Bu büyülü hayvanlar amma da arsızdı yahu.
“Zor olduğunu tahmin ediyorum etmesine, ama aslında bilmiyorum. Kendimden başka bir şeyi ya da birini sevmedim,” diye cevap verdi ve buna tek kaşımı kaldırdım. En azından dürüsttü. “Sevdiğin birini kaybetmek berbat olmalı.”
“Bu sevimli saflığının aslında şirin bir ahmaklık olduğun düşünmeye başlıyorum. Köyün aptalının sevimli versiyonu gibisin.”
“Senin şu Lilin, sevgili anneciğinin serbest kalmayacağını ve elinden hiçbir şey gelmeyeceğini fark ettiğinde ne yapacak dersin?" Ellerini havaya kaldırdı ve parmaklarını eğip büktü. “Kaos baş gösterecek ve kaos baş gösterince ne olacak sence? Devreye Alfalar girecek ve sayıları o kadar fazla olacak ki Ponpon hepsini yemeye çalışırken mide fesadı geçirecek. Bunu istemeyiz. Cidden.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder