2016/05/22

Karanlıkta Buldum Seni Kitap Yorumu

Karanlıkta Buldum Seni - Meredith Walters
Puanım 5/4

''Sen beni karanlıkta buldun ve kendimden kurtardın. Seni sonsuza dek seveceğim.''

Maggie Young, kendi deyimiyle, küçük bir kasabada, süper not ortalaması ve sıradan okul aktiviteleriyle yaşayıp giden sıradan bir kızdır. Normal bir ailesi, normal bir okulu, normal arkadaşları, kısacası normal bir hayatı vardır. On sekiz yaşına girmek için gün sayan Maggie, artık sıra dışı bir şeyler yaşamak, tutkuyla sevebileceği bir şeylere sahip olmak ister. Ve Kader Karşısına Clayton Reed'i Çıkartır…

Clayton Reed. Kasabadaki yeni çocuk. Kimseye yüz vermeyen gizemli yakışıklı. Geçmişinden kaçıp sığındığı bu küçük kasabada, her şeyden ve herkesten uzak durmaya kararlı. Maggie Hariç…

Herkesten köşe bucak kaçan Clayton, dış dünyayla arasına kalın duvarlar örse de Maggie o duvarların ardında neler olup bittiğini öğrenmeye kararlıdır. Çünkü tanıdığı hiç kimseye benzemeyen bu gizemli yabancıya deliler gibi âşık olmuştur. Ama o duvarların ardında yaşananlar Maggie'nin tahmin edebileceğinden çok daha korkunçtur. 


Clayton çok geçmeden adeta bir kelebek gibi Maggie'nin ışığına kapılıp özgürleştiğini sanır, Maggie ise Clayton'ın karanlığına hapsolur. Gün geçtikçe büyüyen bu karanlık, ikisini de yavaş yavaş yutarken onlar aşklarının her şeyin üstesinden geleceğine inanmaya devam eder. Çünkü delice bir aşktır onlarınki. Ya da belki sadece delilik… 

New York Times çok satan yazarı A. Meredith Walters'tan kırık bir "ilk aşk" hikâyesi..

Kitap uzun zamandır kitaplığımda bulunmasına rağmen yeni okuma fırsatım oldu. Arka kapak yazısı dikkatimi çekmiş ancak bloglarda yapılan yorumlar üzerine hayal kırıklığına uğramıştım. Bu da okumamı sürekli ertelememe neden oldu. Klasik iyi kız, kötü çocuk romanı olarak anlatılmıştı. Değilmiş! İkinci kitabı da yine ilgimi çekince ya Allah dedim başladım. Sonrasında kurgu değil ama karakterler hakkında spoiler vereceğim. Vermeden anlatamam kafamdakileri.. Ama kitabın başlarında bunlar açığa kavuşuyor zaten..

Zaten başlar başlamaz elimden bırakamadım ve iki günde bitirdim. Şimdi de ikincisini okuyorum.. Klasik iyi kız kötü çocuk değil dedim. Neden? Çünkü Clayton kötü bir çocuk değil. Hasta bir çocuk.. Sınırda bir kişilik bozukluğu ve Bipolar bozukluk teşhisi konmuş, ağır bir tedavinin ardından, destek göremediği zengin ama burnu havada sevgisiz ailesinin yanından teyzesinin yanına taşınmış, arızalı hatta belki deli ama son derece iyi olmaya çalışan bir çocuk..

Normal insanların doğal tepkiler sonucu oluşturduğu davranışları sergilemek için o sürekli çaba harcamak zorunda.. Duyguları ile başa çıkamıyor ve ilaçlarını kullanırsa hiç bir şey hissedemiyor. Hissetmesinin bedeli ise kendisine ve onu sevenlere zarar vermek. Şimdiye kadar hiç bir kurguda normal davranmak, mükemmel olmak için bu kadar çaba sarfeden bir karakter görmedim. Tabii ben bunları rahatlıkla yazıyorum çünkü ikinci kitaba başladım ve burada ilk kitaptan farklı olarak ikili anlatımı tercih etmiş yazar. İlk kitabı Maggie üzerinden okuyunca onun yorumları ve düşüncelerini benimsiyorsunuz. Keşke ilk kitapta da ikili anlatım yapsaymış. 

                           
Maggie ise sıradan hayatında, her günü birbirinin aynı yaşayan bir kız ta ki Clay'e çarpılana (çarpana) kadar.. Onun ki ilk görüşte yada çarpışta aşk.. Bu çok sevimli, yakışıklı, arızalı, asosyal, davranışları sürekli değişen çocuk onun sadece kalbine değil doğuştan gelen koruma güdülerine de hitap ediyor. Gördüğüm yorumlar arasında Clay'in sürekli pislik yaptığını düşünmüştüm ama değil. Birden sinirlenip canını yakıyor ama saniyesinde pişman olup ağlayabiliyor. Mag'in onu sevmeye devam etme nedeni ise ne yaparsa yapsın aslında bunu istemeden yapıyor oluşu..

Maggie'yi de sevdim. Çok mızmız bir karakter değil. Kendi öz eleştirisini yapıyor, ders alıyor mu hayır ama yapıyor en azından ;) İlk aşk mı, tek aşk mı serinin devamında göreceğiz. Takıntılı bir karakteri var ama bence bu Clay'in hastalığından kaynaklanıyor. Yapış yapış bir karakter değil ama affedici..

Kısaca bu kitaba ve aşklarına, kurguya bayıldım. Neden 4 puan verdim peki.. Şöyle ki kurguda yaşı ile Clay'in yaşadıkları arasında tutarsızlık var. Her iki karakterde 17 yaşında.. Kurgu gereği reşit olmamaları gerekiyor. Buraya kadar tamam ama Clay 4,5 yıldır madde bağımlılığından tutun, seks partilerine kadar bir sürü olumsuz ve berbat şeyler yaşamış. Yani 12,13 yaşlarında.. İşte bu olmadı. Mantık sınırını aşıyor.Bu çeviri hatası mıdır yoksa yazarın kendini kaptırması mı bilemedim. Ama rahatsız ediciydi.

Bu arada Mag'in ailesini ve arkadaşlarını sevdim ama Ruby ve Lisa çiftine bayıldım. Ruby Clay'in teyzesi, Lisa ise Ruby'nin kız arkadaşı.. Clay'e sürekli destek olan çok sevimli bir çift.. Seri toplamda iki kitap ve iki novelladan oluşuyor. İkinci kitabı yeni çevrildi, novellaları genelde bizim yayınevleri çevirmiyor. Umarım çevirirler.. 

Kapağına bayıldım ki orjinal kapağı kullanmışlar..

Alıntılar

"Kasabanın güzellik kraliçesinin ve aşık olduğu kitap kurdunun tek çocuğuydum."

''Her şeyin kötü olmadığını hatırlamamı sağlayan o küçük anlar.. Çünkü onu seviyorum. O da beni sevebileceği tek şekilde seviyor. Belki de tek hatam, yalnız başıma üstesinden gelemeyeceğimi fark etmemiş olmamdı.''

''Belki de Clayton Reed'de onu savunmasız gösteren bir şeyler vardı. Omuzlarının düşük olması, kimseye bakmak istememesi. Sanki hiç kimsenin onu görmesini istemiyor gibiydi ve ben de sırf bu yüzden onu görmek istiyordum.''

''Neden onu görmeyi bu kadar istiyordum ki? Onunla konuşup onu çözmek neden bu kadar önemliydi?''

Beni görmezden gelmiyordu. Hatta benim dünyadaki tek amacım onu gıcık etmekmiş gibi davranıyordu. Benim yanımdayken asabiydi, kısa cümleler kuruyordu ve okuldaki gibi asosyal değildi. Ben de buna bayılıyordum. Çok gariptim..''

''Huzursuz oldum, Endişelendim. Arkadaşlarının beni istemediklerini biliyordum. Bu hislerim de kızgınlık olarak çıkıverdi. Sinirimi en yakınımdakinden çıkarmak gibi bir huyum var. Her zaman kibar davranan birisi değilim ben, Maggie. Hiç istemeyeceğin ya da hak etmediğin sıkıntılarım var.''

''Senin olduğun bir odada Maggie, tek gördüğüm sensin. Sen her şeyi güzelleştiriyorsun, her şey senin sayende daha net oluyor. Kafamdaki deli sesleri susturuyorsun sen. Seninleyken düşünebiliyorum, hatta nefes alabiliyorum. Senin bana yaşattığın hisler, şimdiye dek yaşadığım en inanılmaz, en korkunç hisler.''

"Senin yanında olmaya ihtiyacım var! Şu anlamsız, berbat hayatımda bir anlam ifade eden tek şey bu..."

"Seni seviyorum," dedim nefes nefese. İlk söylediğimden beri, ona "seni seviyorum" demeden duramadığımı fark ettim. Her gün her dakika benim için ne kadar önemli olduğunu bilmesini istiyordum."

"Sen beni her gün kurtarıyorsun. Sen, beni mutlu eden tek şeysin. İhtiyacım olan tek şey sensin."

Seni bırakamam. Ne şimdi, ne de başka bir zaman. SANA MUHTACIM BEN. 

"Seninleyken kendimi kontrol edemiyormuşum gibi hissediyorum. Sanki çırılçıplakmışım, ilk defa birisi içimi olduğu gibi görüyormuş gibi geliyor."

"Biz birbirimize aittik. Hayatlarımız açıklanmayacak bir şekilde iç içeydi ve aramızdaki bağ inkar edilemeyecek kadar yoğundu. Ona elimden gelen her şeyi vermek istiyordum. Sevildiğini, ona değer verdiğimi bilsin ve kendini iyi hissetsin istiyordum." 

En kusursuz anılar, unutması en çok acı verenlerdir. 

''En sonunda çekip gideceğini düşünüyorum ve böyle zorlayarak haklı olduğumu kanıtlamaya çalışıyorum, sanırım. Bu korkunç şeyleri söylememin tek sebebi dayanabilecek misin diye kontrol etmek istemem. Ne olursa olsun bana katlanacak mısın, görmek istedim. Ama yapmamalıydım! Sırf kafamda kurduğum aptalca, hastalıklı bir teoriyi kanıtlamak için sana öyle davranmamalıydım. Lütfen terk etme beni! Sensiz yaşayamam ben! ''

"Hissediyor musun? Senin o kalp. Sonsuza kadar senin olacak!"

"Bazen, aşk her şeyi kurtarmaya yetmez ve yapabileceğin en iyi şey bırakıp gitmek olur. Ne kadar canını yaksa da..."


İkinci Kitap Gölgedeki Işığım yorumu için tık tık!









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;