2016/05/03

Yağmurla Gelen Mutluluk - Amber L.Johnson Kitap Yorumum



Yağmurla Gelen Mutluluk - Amber L.Johnson
Puanım 5/5 

Yağmurla Gelen Mutluluk, farklılıkların aslında ne kadar abartıldığını ve sevginin karşısında hiçbir şeyin duramayacağını bir kez daha gözler önüne seriyor...

Söz konusu aşksa, sıradan diye bir şey yoktur.Herkes Colton Neely'nin özel olduğunu düşünüyordu. Lilly Evans ise büyüleyici olduğunu...

Çocukluk arkadaşlarıyken bir kaza yüzünden yolları ayrılmıştı. Yıllar sonra buluştuklarında ise Lilly, Colton'ın ne kadar özel olduğunu ve onu daha fazla tanımak istediğini keşfedecekti. Ve Colton'ı tanıdıkça, ona daha çok bağlanacaktı.

Ancak Lilly, sevgisini kelimelerle ifade etmekte dahi zorlanan bu çocukla ilişkisini dilediği gibi yürütebilecek miydi?

"Bir gün oğlumun yaşamasını isteyeceğim türden bir aşk hikâyesi."
-Qwen Salsbury, Çoksatan The Plan kitabının yazarı-



Aşk, bunu deneyimleyebilecek kadar şanslı olanlar
için olağanüstü bir şey.

Hikayeyi çok sevdim, yazarın kelimelerine ve yalın anlatımına bayıldım. Karakterleri büyük bir özenle işlenmiş, öyle ki karşı komşunuz olabilirler. Yeni yetişkin türünde bir roman ancak her yaştan insanların severek okuyacağını düşünüyorum. Bir kaç şikayetim olabilir ama konusunun yalınlığı sayesinde benim gözüme batmadı. Ama en büyük şikayetim çok kısa olması.. 170 sayfa nedir ? Özellikle de böyle güzel enerjisi yakalanmış bir kitap için.. 

Diğer şikayetim ise, yazım hataları ama başlarda çok vardı ya da benim gözüm bir süre sonra alıştı. Çok vardı derken, her sayfa her paragrafı kastetmiyorum. Ama bir kaç devrik cümle, çeviri hatası sanırım (orjinalinden kontrol etmedim) ve harf eksikliği dikkatimi çekti. Sonrasında toparlamış. Dediğim gibi beni çok rahatsız etmedi. Kapağına gelirsek, hikayeyi okuduktan sonra kapak resmi inanılmaz anlamlı geldi. Daha güzel bir kapak düşünemiyorum. Yabancı Yayınları'nı  bu konuda kutlamak lazım orjinal kapağa sadık kaldıkları için.. 

Kitabın asıl ismi Puddle Jumping yani Tr'de çıkan isimle alakası yok. Yine hikaye için çok uygun olmuş, beni rahatsız etmedi. Zaten yine, buda diye diye bir sürü şey eklememe rağmen 5 tam puan verdim çünkü hikayeye bayıldım. Okumaya başlarken hiç bir beklentim yoktu hatta bazı bloglarda yerden yere vurdukları için tereddütlüydüm. Buda okuma zevkimi arttırdı.


Her şey bir oğlanla başladı.
Bir oğlanla başlayıp, bir oğlanla bitti, ama hangi
hikâye öyle değildir ki? 

Başlangıç cümlesinden de anlaşılacağı üzere bu hikaye sıradan bir kızın ''özel'' bir oğlana aşık olmasını anlatıyor. Lilly 'nin Colton'la ilk tanıştığı 8 yaşından, onu ara ara gördüğü yaşlara değinerek, esas ilişkilerinin başladığı lise sona kadar bir kaç sayfalık bir giriş bölümünden sonra hikaye başlıyor.

Lilly, Colton'la çocuk bakıcısı olduğunda tanışıyor. (Colton bir yaş büyük ama arkadaş diyelim) Colton'un sıradan bir çocuk olmadığını anlıyor ancak ''özel'' kelimesinin sebebini hiç araştırmıyor çünkü onun için Colton ''özel'' değil ''mükemmel''. 

Aslında Asperger Sendromlu olduğu için, sosyal ilişkilerde başarısız ancak resim sanatında bir dahi olan Colton'a bir şekilde ulaşmayı başaran Lilly, tüm pervasızlığı ile Colton'un yanında üçüncü kazasını geçirince ailesi onları uzaklaştırıyor.
Ondan gözlerimi alamıyor, bu tuhaf girdaba doğru
çekiliyordum ama yaklaşmaya korkuyordum, çünkü
beni hatırlamamasından korkuyordum.

Aklının köşesinde sürekli bulunan bu mükemmel çocuk Lilly'nin okuluna geldiğinde, onunla iletişim kurabileceğini gören Lilly için işler rayına oturuyor. Annesi ile yaptığı anlaşma ile Colton'la mümkün olduğu kadar çok vakit geçiren Lilly, aşkını farkına varıyor. Aralarında bir ilişki olabilmesi için çok uğraşıyor ve Colton'un ailesinden de inanılmaz yardım görüyor. Aşkın neleri başarabileceği, sevginin gücü sayesinde gerçekleşen gelişim oldukça eğlenceli.


ARKADAŞLIK: Gerçek arkadaş, iki bedende yaşayan
tek bir ruhtur. -Aristoteles.

Bu arada bence bu hikayede dram yok. Öyle ağlamalı, gülmeli bir hikaye değil. Tersine Eleanor & Park yada Lola ve Komşu Çocuk gibi bir ilk aşk hikayesi. Karakterlerin birinin özel olması bir şey değiştirmiyor.


"O noktaları birleştirilen resimlerden; sense suluboyasın."

Lilly'yi okurken, herkes birbirini böyle karşılıksız sevse, beklentiye girmek yerine isteklerini açıkça söylese ilişkiler daha basit, daha anlamlı, daha güzel ve daha sağlam olmaz mı diye düşündüm. Bu olgunluğa sahip olduğumu düşünenleriniz yanılıyor. Ben değilim! Ama böyle hikayelere denk geldikçe olabilirliğini düşünmek güzel ;)

Alıntılar
"Adının 'güzel' anlamına geldiğini biliyor muydun?" Ağzım açık kalmış olmalıydı, çünkü bir anda dilim damağım kurumuştu ve cümle kuramaz olmuştum. Bitkiye tekrar bakıp fısıldadı, "Güzel iltifat. Araştırdım."

Colton'ın kafasının farklı çalıştığını hızlı öğrendim; kinayeli konuşmaları ve imaları anlamıyordu ve eğer etkili bir haberleşme istiyorsam onunla konuşma şeklime dikkat etmek zorundaydım.

''Sen hala onu sevmenin bir seçenek olduğunu düşünüyor gibisin ama değil Lilly. Çoktan kararını vermişsin. Yüzünden anlayabiliyorum.''

-"Senin kız arkadaşın mıyım?"
-"Elbette," dedi bu, dünyadaki en bariz şeymiş gibi.Cevabı beni mutluluktan havalara uçurdu, biraz ileriye adım atıp gözlerimi kırptım... ve beni öpmesini söyledim.
-"Bunu, sen dişlerini fırçaladıktan sonra tekrar denemek isterim."
Aman Tanrım. Çok utanç vericiydi. Eğer o herhangi başka bir erkek olsaydı, büyük olasılıkla ona vururdum.

-"Sormak zorundayım. Neden beni seviyorsun?"
-"Sorunu anlamadım." "Sen benim Lilly'msin. Her zaman da benim Lilly'm olacaksın."

"Haklısın. Ancak eğer normal insanların bahsettiği normal hayatla, Colton'la birlikte geçireceğim hayat arasında bir tercih yapsaydım, her seferinde oğlunu seçerdim."

"Ben... seni seviyorum. Daha önce söylememi istiyorsan bana söylemeliydin. Ne demek olduğunu biliyorum."  ..
"Benim hayalim sensin. Ve seninle konuşmamayı veya seni görmemeyi veya sana dokunamamayı sevmiyorum." Gözleri yeniden beni buldu. "Bu aşk."







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;