Buz İkizler - S.K. Tremayne
Puanım 5/5
Birbirinin tıpatıp aynısı 6 yaşındaki ikiz kızlarından Lydia balkondan düşerek ölünce, Sarah ve Angus Moorcroft çifti yeni bir başlangıç yapma umuduyla İskoçya'nın küçük bir adasına taşınır.
Küçük kızları bir gün, "Neden bana Kirstie deyip duruyorsun anne? Kirstie öldü, ben Lydia'yım" dediğinde ise dünya tekrar başlarına yıkılacaktır.
Bu gerçekten mümkün olabilir miydi? Sarah ve Angus ikiz kızlarını karıştırmış mıydı? Sapsarı saçları ve buz mavisi gözleriyle birbirinin kopyası olan kızlarından hangisi ölmüştü?İngiliz Sunday Times'ın 1 Numarası! Nefes kesen bir gerilim, akıl almaz bir final... Washington Post'un Hollywood'a Önerisi!
"Hem gizemli bir gerilim romanı hem bir hayalet hikayesi. S. K. Tremayne mahlasını kullanan Londralı gazeteci ve çok satan romanların yazarı, bütün unsurları ters-köşeler, içgörüler ve ürpertici anlarla kurgulayarak, okuyucunun her sayfadan tat almasını mümkün kılmış. Dokunaklı finaliyle Tremayne'in ustaca yazdığı bu roman, sinema filmine dönüşmesi halinde de çok başarılı olacaktır." -Washington Post-
"Tek yumurta ikizi kız kardeşlerden birinin ölümü ve bunun ailede yarattığı etkileri anlatan tüyler ürpertici bir hikaye… Sır ve yalanlarla dolu bu psikolojik gerilim, okuyucuları son sayfaya kadar tutsak edecek."
-Library Journal-
"Buz İkizler'in kavrayışı, temposu ve atmosferi son derece etkileyici… Aynı zamanda son gerilim romanları arasında en akıllıca finale sahip."-
-Sunday Times (UK)-
"Ürpertici ve son derece zorlayıcı… Soğuk ve tüyler ürperten klostrofobik ada sınırları içinde geçen hikaye, sarsıcı ve inanılmaz yoğun bir finale doğru evriliyor."
-The Sunday Mirror (UK)-
Psikolojik gerilim ile hayalet kurgu arasında çok iyi bir denge kurmuş yazar. Her an bir köşeden hayalet fırlamasını beklerken bir yandan da ağır depresif olan karakterlerin iç dünyası olduğunu düşündüm. Sonunda ise her iki şekilde de yorumlanacak bir şekilde bırakmış.
Birbirinin tıpatıp aynısı olan kızlarından biri ölünce hayatta kalan kardeşin söylediğini kabul etmek zorunda kalıyorlar. Öyle ki DNA testi bile bu durumda belirleyici olamıyor. Bunun üzerine kendi acısında boğulan anne, kız ve eş çareyi taşınmakta buluyorlar. Halk arasında perili ev olarak adlandırılan küçük bir adada ki tek eve yerleşiyorlar ancak sorunlar burada daha da büyüyor.
Birbirinden nefret eden iki eş ve hayatta tutmaya çalıştıkları küçük kızlarının yaşadığı problemleri yazar çok iyi geçiriyor. Her ebeveynin bir gözdesi olduğu vurgulanmış ancak ikizleri arasında nasıl böyle bir ayrım yapabildiklerini anlamadım. Sarah'ın yasını tuttuğu en sevdiği kızı öyle ki hayatta kalan kızı annesinin kendisini daha çok sevmesi için ölen kardeşinin kimliğini alıyor. Angus ise durumu dengeleme çabasında karısı tarafından çok büyük bir yanlış anlaşılmaya maruz kalıyor.
Bitmeyen suçluluk duygusu altından ezilen çiftin hayatta kalma mücadelesi ve yaptıkları hatalar üzerine olan bu kurguyu, akıcılığını, gizem unsurunun bol bol olmasını ve ters köşelerini çok sevdim.
Bitmeyen suçluluk duygusu altından ezilen çiftin hayatta kalma mücadelesi ve yaptıkları hatalar üzerine olan bu kurguyu, akıcılığını, gizem unsurunun bol bol olmasını ve ters köşelerini çok sevdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder