Ruhumdaki Canavar J.M.Darhower
Puanım 5/5
Ben iyi bir adam değilim. Değilim işte. Biliyorum. İçimde, dünyada en ufak ışık zerresi bile bırakmayacak kadar karanlık var.
Ama zarar veremeyeceğim biri var, söndürmeye cesaret edemediğim tek bir ışık… Karissa.
Benim bir canavar olduğumu düşünüyor ve belki de öyleyim. Onu her dokunuşumla ürkütüyor, ruhuna işkence ediyorum. Ama ben tek değilim. Dünya canavarlarla dolu ve en tehlikelileri ben değilim. Onların yanına bile yaklaşmıyorum.
Tanrı bana yardım etsin ki onu seviyorum. Seviyorum işte. Ve Tanrı, onu benden almaya çalışan herkese de yardım etsin.
''Ona her şeyi verirdim. Eğer isterse şu lanet olası göğsümü çıplak ellerimle yırtarak açar, kalbimi yerinden söker ve ona verirdim. Söylemesi yeterdi. İstemesi yeterdi. Avaz avaz milyonlarca istekte bulunabilirdi ve hepsinin gerçekleşmesi için ölümü göze alırdım. Ama o sadece ''Beni sevmeni istiyorum,'' diye fısıldadı. Ben de. Onu seviyordum.''
Genelde kitapları erkek karakterlerin anlatımıyla okuma şansımız olmuyor. Özellikle de bu kadar karanlık bir karakter için çok isabetli bir seçim olmuş. Hikayeyi başka bir boyuta taşımış. Naz karanlık bir canavar hep söylüyordu. Bunun derinliğine şahit olduk.
Ailesi ile olan bölümlere bayıldım. Kendinin farkında olmasını, bahane aramadan olduğu kişiyi kucaklamasını, sürekli dürüstlüğü ve aşkı seçmesini sevdim. Aşık olduğunuz kişi için neleri göze alırsınız. Aşkın affediciliğinin bir sınırı var mı?
Ailesi ile olan bölümlere bayıldım. Kendinin farkında olmasını, bahane aramadan olduğu kişiyi kucaklamasını, sürekli dürüstlüğü ve aşkı seçmesini sevdim. Aşık olduğunuz kişi için neleri göze alırsınız. Aşkın affediciliğinin bir sınırı var mı?
Hikaye geneline baktığınızda Karissa'yı anladığımı söyleyemem.
Naz sevdiğim erkek karakterlerden biri olamaz. Sevgisinin büyüklüğünü kuşku duymayacak şekilde kurguda gördük ama bedeline bakıldığında böyle bir sevgi umurumda olmazdı. Farklı düşünen kişiler mutlaka olacaktır. Kitabın başı biraz yavaş ilerledi. Naz'ın karanlık iç sesini okumak başta zor geldi ama 80. sayfadan sonrası su gibi aktı.
Naz sevdiğim erkek karakterlerden biri olamaz. Sevgisinin büyüklüğünü kuşku duymayacak şekilde kurguda gördük ama bedeline bakıldığında böyle bir sevgi umurumda olmazdı. Farklı düşünen kişiler mutlaka olacaktır. Kitabın başı biraz yavaş ilerledi. Naz'ın karanlık iç sesini okumak başta zor geldi ama 80. sayfadan sonrası su gibi aktı.
Gerçekten hayatın bizi dönüştürdüğü kişiyi terk etmemiz mümkün olur muydu? Hayatta seçim şansımız var mı yoksa hepimiz bize biçilen rolleri mi oynuyoruz? Seçim şansımız olsa farklı seçimler yapar mıydık yoksa sonucu felakette olsa aynı seçimleri tekrarlar mıydık? Aşk bir seçim mi, kaza mı yoksa zorunluluk mu?
Aklımda deli sorularla bir kitabı daha bitirmiş oldum. Bu arada genelde zayıf olan ikinci kitaplara inat bomba gibi olmuş. Düştüğü anı anlamıyorsunuz. Tam artık bu kadarda olmaz dediğiniz anda Naz sizi tekrar sarsıyor.
Alıntılar
''Bana vurabilir, işkence edebilir, beni dövebilirdi. Hepsine razıydım. Yumruklarının etkisini ve kelimelerindeki öfkeyi mutlulukla karşılayacaktım. Tüm kinini kusabilir,kendini kaybedebilirdi. Bunun için asla onu engellemeyecektim.''
Kişilik bozukluğuymuş. Kıçımın kenarı.''
''Eğer bir adama zarar verilecekse bu öyle şiddetli yapılmalıdır ki, sonradan intikamından korkmak gerekmesin.''
"İstiyorsan git. Eğer gitmek istiyorsan git, peşinden gelmeyeceğim."
"Çıkıp gitmene izin vermek beni öldürecek. O yüzden kalmanı rica ediyorum... Yanımda kal. Şimdi kal deme sırası bende. Ama sen bilirsin. Bu seçimi ben yapamam.Senin yapman gerek. Kal ya da git.''
'' Hayatın çirkinliklerinin tek tedavisi bir annenin gülen yüzüydü.''
''Çok kötü bir erkek arkadaştım. Berbat bir nişanlıydım. Ve daha da kötü bir koca olacaktım.''
İlk kitabı Gözlerindeki Canavar yorumum için tıklayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder