2016/01/24

Eleanor & Park Kitap Yorumu


Eleanor & Park - Rainbow Rowell
Puanım 5/5**
''Eleanor&Park, genç olup bir kıza aşık olmanın ötesinde, genç olup bir kitaba aşık olma hissini de hatırlattı bana.''   -John Green-

''Rowell hikaye boyunca okuyucuyu sürekli şaşırtıyor ve aydınlık ile karanlığı son sayfaya kadar dengede tutuyor.''    -Publishers Weekly-

''Eleanor ile Park'ın saf, çekingen fakat giderek olgunlaşan ilişkisi hem nefes kesici hem de yürek burkucu.''    - Booklist-

''Eleanor&Park aşk ve dışlananlar hakkında nefes nefese okuyacağınız bir roman.'' -Stephenir Perkins-

''Sevimli, cesur ve etkileyici... Rainbow Rowell aykırı iki aşığın unutulmaz öyküsünü kaleme almış. Yazarın ilk romanı kalbinize girip orada kalmanın bir yolunu bulacak.''   -Courtney Summers-

İki uyumsuz insan Sıradışı bir aşk
Eleanor
Kızıl saçlar, tuhaf giysiler. Park başını çevirene kadar onun arkasında duran; o uyanana kadar yanına uzanan; diğer herkesi daha soluk, daha sıradan ve yetersiz gösteren... Eleanor.


Park
Bir şarkıyı ona dinletmeden Eleanor'un seveceğini bilen; o sonunu anlatmadan esprilerine gülen; göğsünde, tam boğazının altında, Eleanor'u ona verdiği sözleri tutmaya itecek bir yere sahip olan... Park. İlk aşkın sonsuza dek sürmeyeceğini bilecek kadar zeki ama bunu deneyecek kadar cesur ve umutsuz, on altı yaşındaki iki talihsiz aşığın bir okul yılı boyunca süren hikayesi. 
Eleanor, Park'la karşılaştığında siz de ilk aşkınızı ve nasıl da büyülendiğinizi hatırlayacaksınız...


Tek kelime ile bayıldım. Hatta o kadar sevdim ki kendimi başka bir hikayeye başlamaya hazır hissetmiyorum iki gündür.. Öncelikle kendime çok kızgınım çünkü bu kitabı defalarca alıp yerine bıraktım. ''Amaan işte 16 yaşında iki gencin aşkı ne olabilir ki?, Kesin gençler okusun diye yapılmış, saçma sapan kurgular doludur.. '' gibi beynim o kadar ön yargı ile doluydu ki.. Sonra takip ettiğim ve kitap zevklerimizin uyduğu bir blog sayfasında rastladım. O kadar güzel anlatmış ki kitabı almadan bir kaç sayfasını okuyayım dedim. Sonrada hemen hemen elimden hiç bırakmadan bitti. 

Benim bu ikinci kitap ön yargımdan dolayı pişman oluşum. Lola yorumumu okuyanlar bilir. Ama bu kitaba olan hayranlığım Lola'yı da geçti. Evet benim kendimi azarlama köşe mi kesip hikayeye gelirsek.


''Sevgili Park. Senden çok hoşlanıyorum. Saç stilin çok güzel.''
''Sevgili Park. Senden çok hoşlanıyorum. Yanakların gerçekten çok güzel.''


Eleanor ve Park her iki karakterde öncelikle çok sevimli, masum ve güçlü.. Hikaye her ikisinin ağzından ortak anlatılıyor. Böylece tek taraflı görüş açısı sıkıntısı yaşanmıyor. İlk tanışmalarında Park'a çok kızan yorum okudum. Ama bence Park'ın da 16 yaşında ergen olduğunu unutmamak lazım. O yaşlarda beyazların yaşadığı bir semtte yarı Koreli olarak dışlanma korkusu yaşaması çok normal, takdir ettiğim bundan çabuk sıyrılması oldu. İki aykırı çocuğun birlikte aşkı keşfetmesi, her ikisininde kendi dünyalarında ki zorluklarla baş etme çabası muazzamdı. Hele iç seslerinin masumiyeti beni bitirdi.


Eleanor'un babasını ve Richie'yi öldürmek istedim sonra da gidip annesini tokatlamak. Ama maalesef kurgu karakterlerde bu mümkün değil. Diş fırçası bitirdi beni. Bence tek cümle ile kızın durumunu kesinlikle anlattı. Bir selamda 80'lere çakmak istiyorum. O walkmanler, müzik grupları, kasetler ve boş kasetlere yüklenen şarkılar.. Günümüzün teknolojisi olmadığı zaman aşk için ne çok emek harcanıyormuş.. Ve kitabın sonu diyorum. Bu konuda diyebileceğim çok şey var ancak okuyup herkesin kendi yorumunu yapmasını gerekiyor.



Alıntılar

Kız derin bir nefes alıp koridor boyunca ilerledi. Kimse dönüp ona bakmadı.Park da bakmamaya çalıştı ama bu korkunç bir manzaradan gözünü alamamak gibiydi.
Bazen onun ayakkabılarına bakıyordu. Ayakkabıları güzeldi. Bazen de okuduğu kitabı görmek için başını ona doğru çeviriyordu. Çocuğun elinde her zaman bir çizgi roman oluyordu.
Her gün aynı kişiyle yan yana oturup da onunla tek bir kelime bile konuşmamak yanlıştı. Söz konusu kişi tuhaf birisi olsa bile. (Gerçekten çok tuhaftı. O gün giysilerine iliştirdiği bütün o şekilli kumaş parçaları ve kurdelelerle Noel ağacına benzemişti.)
Eşarbı parmaklarına dolaya dolaya Eleanor'un elini kendine doğru çekti. Ardından kumaşla kaplanan parmaklarını onun avucuna bıraktı. Eleanor tepeden tırnağa dağıldığını hissetti.
Eleanor'un elini tutmak bir kelebeği tutmaktan farksızdı. Ya da atan bir kalbi tutmaktan. Coşkuyla nefes alıp veren canlı bir varlığı tutmak gibiydi.
"Senden hoşlanmıyorum, Park," dedi Eleanor bir an gerçekten de bunu kastettiğini düşündürterek. "Ben," sesi neredeyse duyulmaz oldu, "sanırım ben senin için yaşıyorum."
Eleanor o zaman on iki yaşındaydı ve bir adamın annesini babasından daha beter sömüreceği aklına bile gelmiyordu. Hayatta bencillikten daha kötü şeyler olabileceğini bilmiyordu.
Baban seni seviyor, demişti Eleanor. Ve haklıydı. Ama bu önemli değildi. Bu bir mecburiyetti. Babası Park'ı, onun Josh'u sevdiği gibi buna mecbur olduğu için seviyordu.
Park şimdi düşündüğünde Eleanor'un arayacağını söylemediğini hatırladı. Mektup yazacağını da söylememişti ama Park bunu belirtmesinin gereksiz olduğunu ve bunu zaten yapacağını düşünmüştü.




2014 Michael L. Printz - Gençlik Edebiyatı Onur Ödülü
Boston Globe-Horn Book - 2013'ün En İyi Kitabı Ödülü 
Publishers Weekly - 2013'ün En İyi Gençlik Kitabı Ödülü 
New York Times Book Review - 2013'ün En İyi Gençlik Kitabı
Kirkus Reviews - 2013'ün En İyi Gençlik Kitabı 
ABD National Public Radio - 2013'ün En İyi Kitabı






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;