Başkaldırı - Anna Carey
Puanım 5/4
Kaybedecek bir şeyin kalmadığında seni ne durdurabilir?Eve, ruh ikizi Caleb'ı kaybettiğinde hayatı sona ermiş gibi hisseder. Sarayda kapana kısılan, Yeni Amerika'nın mutlu, vatanperver prensesi ve babasının başdanışmanının utangaç karısı rolünü oynamaya zorlanan Eve'in hayatı bir yalandan ibarettir. Onu hayatta tutan ise, Caleb'ın hatırası ve başlattığı ayaklanmadır.
İsyanı Caleb'ın bıraktığı yerden devralan genç kız sahte kimlik kullanarak sarayda gizlenen Moss'un yardımıyla Kum Şehri'nden başlayıp Yeni Amerika'yı ele geçirmeyi planlar. Ancak yeni, özgür bir dünya kurulmasına yardım etmek için isyanın en zor görevini yerine getirmeli… ve babasını öldürmelidir.
Eve'in kimi arkasında bırakacağını, kimi kurtaracağını ve kiminle savaşacağını seçmek zorunda olduğu bu savaş, özgürlüğün kapılarını açabilecek mi?
"Sürükleyici, unutulmaz bir macera ve aşkın gerçek anlamına çağdaş bir bakış."
-Lauren Kate, New York Times çoksatan yazarı-
Çok çabuk biten bir kitap oldu. Hikayenin finali olmasından dolayı biraz daha detaylı bir anlatım olmasını tercih ederdim.
Asilerin ilk işgal girişiminden sonra Eve'nin asilerle işbirliği ortaya çıkınca şehirden kaçmak zorunda kalıyor ve ona sürpriz bir isim eşlik ediyor. Kaçarken kurtarabileceği kişileri de yanına almak istiyor ancak bu zor yolculukta hepsinin sorumluluğunu taşıması gerekiyor.
Tekrar Califia'ya dönmeyi amaçlıyor ki ordan nasıl kaçtığı düşünüldüğünde bence saçma olmuş.
Bu hikayede ki en sevdiğim şey karakterin gelişimi oldu. İnanılmaz şartlarda hayatta kalma içgüdüsü ile bu şekilde korunarak yetiştirilmiş kızların yaptıkları etkileyici ancak Caleb'in olmadığı bir hikaye yavandı bence. Sonunu da beğenmedim.
Hele hikayenin sonunda teğmenin kendi başına karar alması ve halası ile kocasının Eve'ye ulaşamamaları biraz dramatik olmuş. Ancak kralın kimseye bu yetkiyi vermeyeceği de ortada, Eve'nin tüm suçlarını affetmesi onu yargılamadan idam etmeyeceğini açıkça ortaya koyuyor zaten.
Asilerin ilk işgal girişiminden sonra Eve'nin asilerle işbirliği ortaya çıkınca şehirden kaçmak zorunda kalıyor ve ona sürpriz bir isim eşlik ediyor. Kaçarken kurtarabileceği kişileri de yanına almak istiyor ancak bu zor yolculukta hepsinin sorumluluğunu taşıması gerekiyor.
Tekrar Califia'ya dönmeyi amaçlıyor ki ordan nasıl kaçtığı düşünüldüğünde bence saçma olmuş.
Bu hikayede ki en sevdiğim şey karakterin gelişimi oldu. İnanılmaz şartlarda hayatta kalma içgüdüsü ile bu şekilde korunarak yetiştirilmiş kızların yaptıkları etkileyici ancak Caleb'in olmadığı bir hikaye yavandı bence. Sonunu da beğenmedim.
Hele hikayenin sonunda teğmenin kendi başına karar alması ve halası ile kocasının Eve'ye ulaşamamaları biraz dramatik olmuş. Ancak kralın kimseye bu yetkiyi vermeyeceği de ortada, Eve'nin tüm suçlarını affetmesi onu yargılamadan idam etmeyeceğini açıkça ortaya koyuyor zaten.
Yazar bir son söz kısmı yapıp sonrasında neler yaşandığını anlatmalıydı. Ancak yinede distopya serisi olarak kurgusu güzeldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder