2016/02/24

Kan ve Yıldız Işığı Günleri Kitap Yorumum



Kan ve Yıldız Işığı Günleri - Laini Taylor
Puanım 5/5
Bir zamanlar melek ve şeytan birbirine âşık oldu. Savaşların son bulduğu ve akan kanın durduğu bir dünya düşlediler. Bu dünya, O dünya değil, ne hazin…

"Elinizde bırakmak istemeyeceksiniz." 
-Entertainment Weekly-

"Kader, umut ve kendini arayışa dair nefes kesici, romantik bir fantezi."
-The New York Times-

"Bir seri nadiren bu kadar nefis başlar."
-Kirkus Review-

Bir varmış bir yokmuş, kumdan bir kalede bir kız yaşarmış ve gökyüzündeki bir delikten, öte tarafa canavarlar yollarmış.

Yine ikisini arka arkaya okuduğum ancak sonuncu kitabın henüz olmadığı bir seri çıkmazında kalmış bulunmaktayım. İlk kitap yorumumda da belirttiğim gibi serinin kurgusuna hayran kaldım. Kitap kategorileri genç-yetişkin olarak tanımlanmış ancak yazarın Good Reads'te ki profilinde de belirttiği gibi yetişkinlerinde severek okuyacağı bir seri olmuş.  İlk kitap yorumum için tıklayınız. Yorumuma geçmeden önce henüz ilk kitabı okumadıysanız spoiler içerebilir.

İlk kitapta Karou ve Akiva'nın lades kemiğini kırmasının ardından ilk yaşamının anılarına kavuşan Karou, Akiva'yı affetmemiş ve herkes kendi yoluna giderken bitmişti. Hikaye tam olarak kaldığı yerden devam ediyor ancak çoklu anlatımcılar nedeni ile Karou'ya geç geçiyor ki buda ilk başta konsantre olmamı engelledi. Hadi artık ne yaptı diye diye okudum. Yazar yine ilk kitapta ki gibi en başından ya buda ne diye geçiştirdiğimiz her olayı öyle güzel birbirine bağladı ki.. Zekasına ve kaleminin gücüne hayran olmamak elde değil.

Eretz'e gitmenin yolunu bulan Karou, orada Beyaz Kurt ile karşılaşıyor ve halkına yardımcı olmak için Brimstone'un görevini üstleniyor. Anılarına yeni kavuşmasının da etkisi ile büyük bir suçluluk duygusuyla cebelleşiyor ve halkının uğradığı tüm kıyımdan kendini sorumlu tutuyor. Eee yaşadığı yerde ki Kimeraların da ona sürekli hain diye fısıldaması bu durumu kolaylaştırıyor.

Hemen bir parantez açmak istedim çünkü aklım almadı. Adam senin boynunu vurdurmuş sen nasıl ona hizmet edersin ya da diğerlerinin hakaretlerine katlanırsın. Bir de o kadar hakarete harika bedenler tasarlarsın. Ben olsam hepsine birer gaga yapardım. En azından konuşamazlardı. Şişede kalmaktansa gagayı tercih edeceklerine göre, yine de güvende olurdu.

Tamamen kendi yalnızlığında, acı ile baş etmeye çalışırken arkadaşı Zuzana ve Mik'in onu bulması ile nefes alabilen ancak Beyaz Kurt yüzünden onların güvenliklerinden de korkan Karou, Akiva ile kitabın ortalarında buluştu. Onun hediyesi sayesinde hem Brimstone'un son mesajını aldı, hemde yalnızlıktan bir nebze kurtuldu.


Bir parantezde buraya, Akiva Madrigal'in vahşi ölümünü izlemek zorunda kaldıktan sonra, onun halkından nefret etmiş ve onları yok etmek için 18 yıl boyunca uğraşmış, sonunda da neredeyse başarmıştı. Karou'nun onu affetmemesi üzerine, Meleklerin kıyımından kendince Kimeraları korumaya çalışan Akiva, her ne kadar Karou'nun öldüğünü düşünsede, iki kardeşi sayesinde umudunu da kaybetmiyor.

O melekler, ne biçim, ne şeytani yaratıklar.. Resmen bir kısmından okurken tiksindim. Mutlaka iyileri de vardır ancak kitapta çok azına rastladık. Bir çeşit köle olarak yaşayan melekler, son kitapta zincirlerini kırabilecek mi bakalım?

Her iki tarafta kendi içinde devrim yapmaya çalışırken, melek İmparatorunun son hamlesi ile sadece Eretz değil, insanların dünyasınında tehlikeye girmesi üzerine son kalan kimeralar ile isyan başlatan İmparatorun piç meleklerinin birlikte çalışması gerekmektedir. Ancak bu tabii ki mümkün görünmemektedir. 

Karou ile Akiva'nın ilk aşık olduklarında umut etmeye cesaret ettikleri birleşme sonunda gerçekleşebilecek midir?
Alıntılar
Eğer buralarda bir yerde fink atıyorsan ve gelip beni görmeyi akıl etmiyorsan külahları değişiriz. O zaman belki insanların gözlerinden sular damlattığı ve süper aptal göründükleri şu saçmalığı deneyebilirim. Ne deniyordu ona? Ağlamak mı? -Zuzana-

''Benim de bazı duygularım var,'' dedi Liraz. ''Ama vicdan azabı gibi aptalca şeyler değil.'' Gözleri Akiva'ya kaydı. '' Ya da sevgi.''
''Beni sevmiyor musun yani?'' dedi Hazael, Liraz'a. ''Çünkü ben seni seviyorum. Yani... galiba.'' ''Ah ya da boşver. Belki sadece korkudur.''

Karou'nun içinden sihir fışkırıyordu. Akiva bu şiddetli saldırı karşısında titriyordu. Yine de, tek bir adım bile atmadı. Karou onu öldürebileceğini biliyordu. Onu öldürmekten başka ne yapabilirdi? 

Eğer bir ekmek olsaydım, ancak bir askerin ölmemek için zorla kemirdiği bayat bir somun olurdum. -Liraz-

Ellerini Ziri'nin yanaklarına dayayıp alnına bir öpücük kondurmuştu. Ziri bu sahneyi defalarca zihninde canlandırmıştı. Ama onun geçmişe dair güzel anıları yoktu.

Yeni katılan bir sürü karakter var, Ziri en sevdiğim oldu. Kimeraların bazılarının ruhunun hassaslığı beklenmedikti. Sonuçta hepimiz bir melek ve bir canavar görsek, meleğe güveniriz. Beyaz Kurt ve Ten'den nefret ettim ki onlar da  beni sonuna kadar şaşırtmadı. 

 
Son bir parantezde Zuzana ve Mik'e gelsin. Sadakatleri, aşkları, arkadaşlıkları paha biçilemez. Eğlenceli dialogları hikayeyi resmen başka bir yere taşımış. Yazar bir ara kitap çıkarmış, ikisinin aşkının anlatıldığı bir romantik komedi.. Okuduğum kitap karakterleri arasında da en sevdiklerim arasına giren bu harika çiftimizin kitabı çevrilir mi ülkemizde bilmem ama ben mutlaka okumak istiyorum.

 Hamsaları böyle resmetmişler. Benim düşündüğümden daha fazla dövme kaplı el ama yine de sevdim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;