2016/02/22

Kış Bahçesi Kitap Yorumum

Kış Bahçesi - Kristin Hannah
Puanım 5/5
Çok satan Ateşböceği Yolu kitabının yazarından, bir anne ile kızları arasındaki karmaşık bağlara ve geçmiş ile gelecek arasındaki yıkılmaz bağa dair sürükleyici, yürek sızlatacak kadar etkileyici ve güzel bir roman. 

Bazen annenin geçmişine bir kapı araladığında, kendi geleceğini bulursun! Meredith ve Nina Whitson birbirine taban tabana zıt karakterlerdeki kız kardeşlerdir. Biri evde kalıp çocuklarına bakmış ve aile işinin başına geçmiş, diğeriyse hayallerinin peşinden gidip dünyayı gezmiş ve ünlü bir foto muhabir olmuştur. Ancak sevgili babaları hastalandığında bu birbirine yabancı iki kadın, kendilerini yine bir arada, şimdi bile kızlarına herhangi bir avuntu vermeyen, aşırı mesafeli anneleri Anya’nın yanında bulacaktır. 

Anneleriyle aralarındaki tek bağ, onun, çocukluklarında bazı geceler kızlara anlattığı bir Rus masalıdır. Ölüm döşeğindeki babalarınınsa, hayatındaki kadınlardan son bir arzusu vardır. Anya kızlarına bir masal anlatacaktır; yıllar önce başladığı ama hiç bitirmediği o masalı. Hem de bu kez sonuna kadar. 

Bu masal daha önce duydukları hiçbir şeye benzememektedir; altmış yıldan uzun bir zamanı kapsayan, savaş mağduru Leningrad’da başlayıp günümüz Alaska’sına kadar uzanan, sürükleyici, gizemli bir aşk hikâyesi. Nina’nın gerçeği açığa çıkarma konusundaki saplantısı, onları annelerinin geçmişlerinde, ailelerini tümüyle sarsacak ve tamamen değiştirecek bir sır öğrenecekleri, beklenmedik bir yolculuğa sürükler. 

İlk sayfasından son sayfasına kadar büyüleyen Kış Bahçesi, hem epik bir aşk hikâyesi hem de yaşamları kesişen kadınların detaylı bir portresi olması bakımından nadir bulunur bir eser. İlham verici şiirsel yazımıyla, son sayfa okunduktan uzun süre sonra bile okuyucunun aklından çıkmayacak. 

“Okuyucular, anne ve kızlar yakınlaştıkça hem gülmekten hem de ağlamaktan kendilerini alamayacaklar.” -Publishers Weekly-

Kış Bahçesi yazara ait okuduğum ilk kitaptı. Dönem dönem yeniden okumaktan zevk aldığım kitaplardan biridir. Özetinde de yazdığı gibi, birbirlerine taban tabana zıt iki kız kardeş..

Nina, dünyaca ünlü ve ödüllü bir fotoğrafçı, küçüklüğünde annesi ile hiç bir bağ kuramayan ve en değerli varlığı babası olan bu çılgın kız, yalnızlığını savaş meydanlarında, Afrika'da ki aç çocuklarda, maceradan maceraya sürüklenirken avutuyor.

Meredith ise, kardeşi gibi sorumsuz değil! Çelik gibi iradesi ile iki kızı ve eşiyle birlikte mükemmel bir hayat kurmuş ve aynı zamanda babasının işini devam ettiriyor. Annesi ile arasında hiç bir bağ yok. Ancak babası onunda en değerli varlığı.. Ailenin kilit noktası!

Sürekli çocuklarından uzak duran Anya, zaman zaman andan kopan, kimseye sevgi duymayan (eşinden başka), dolabının sürekli bozulmayacak yiyeceklerle dolu olduğundan emin olan, soğuk bir rus kadını.. Ruh hali değişimleri çok keskin ve ani olduğu için iki kızıda ondan kopmuş. 

Babalarının hastalığı ve ölmeden önceki son isteği üzerine kızlar, annelerinin çocukken onlara anlattığı masalı dinlemek zorunda kalır. Ancak ikisininde umurunda değildir bu... Babalarının amacı ise, kendinden önceki yaşamını ancak bir masal vesilesi ile dışa vurabilen ve kendi adını bile değiştirmiş olan Anya'nın kendi öldükten sonra kızları ile arasının düzelmesi, çocukların annelerini tanıyabilmesidir. 

Çocukluklarında anneleri ile olan en güzel anlarının simgesi olan Köylü Kız ve Prens masalı ilerledikçe ikisininde hatırlamadığı ve yüreklerinin kaldıramayacağı kadar ağır olaylar dile getirilmeye başlar. Masalın boyutunun değişmesi ve Vera'nın kim olduğunu merak etmeleri ile masaldan çıkan olayların annelerinin, babalarından önceki hayatı olduğunu anlayan kızlarla anneleri arasında geç kalınmış olan sevgi bağı yavaşça oluşur. 

Bu hikayeye bayıldım. Leningrad kuşatmasını anlatan ve hiç kimsenin aklının ucundan bile geçemeyecek trajedilere ışık tutan bu kitap kesinlikle yazarın kitapları arasında bile ayrı bir yere sahip benim için.. Her ne kadar günümüzü anlattığı kısımlar güzel olsa da, Vera'nın yaşadıkları beni gerçek anlamda çok etkiledi. Hatta ilk okuduğumda sabredemeyip sadece masal bölümünü okudum. En üzüldüğüm yer ise kitabın sonu oldu. Okumayanlar için buradan bahsetmeyeceğim..

Okuduysanız biliyorsunuzdur, okumadıysanız kesinlikle tavsiye ederim.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;